Sinemanın Türkiye'ye girişi
Sinemanın Türkiye'ye girişi 1896 yılında başlar.
Bir yıl önce, yani 22 Mart 1895'de Rannes Sokağı'ndaki (Paris) 44 numaralı binada "İlk sinematografık gösteri"yi düzenleyen Fransız Auguste-Louis Lumiere kardeşlerin operatörleri, çekim çalışmaları yapmak için çeşitli ülkelere yayılmışlardı. İşte bu operatörlerden Alexandre Promio, her türlü yenilikçi harekete büyük bir kuşkuyla bakılan Abdülhamit Türkiyesi'ne kamerasıyla, çok zor koşullar altında girebilmişti. Eğer, Fransız Büyükelçisi araya girmeseydi, belki de Sultan Abdülhamit, ülkedeki yabancılara "film çekme iznini" kesinlikle vermeyecekti.
İşte, baskılar dönemi yaşanan Abdülhamit Türkiye'sinde operatör Promio, İstanbul ve İzmir dolaylarında kısa filmler çekti. Yurt dışından gelip Türkiye'de ilk kısa met rajlı film çekimini gerçekleştiren yabancılardan sonra Sultan Abdülhamit'in kızı Ayşe Osmanoğlu 'nun anılarına göre, yine yabancılar tarafından "ilk film gösterisi", Yıldız Sarayı oda yapılmış. Bertrand adlı Fransız hokkabaz, sarayın koca salonuna bir perde kurarak padişaha ve saray halkına sinemayı tanıtmıştı.
Daha sonra da Romanya uyruklu bir Polonya Yahudisi olan Sigmund Weinberg, Türldye'de halka açık ilk film gösterisini gerçekleştirecekti. Ve o günlerde Türkiye'de elektrik olmadığı için projeksiyon makinesi petrol lambalarıyla çalıştırılmıştı. Lambalardan çıkan ağır gaz kokulan meraklı izleyicileri rahatsız ettiği halde, bu "ilk gösteri", bir "sihirli icat" olarak büyük bir ilgiyle karşılanmıştı. Ne var ki, şaşkına dönen seyircilerin içinde bu yeniliğe karşı çıkıp, beyazperdede birbiri ardına yürüyen canlı resimleri seyretmeyi "günah" sayanlar da vardı. Metin And 'ın bir araştırmasına göre, bu gösteri sırasında trenin gara girdiği bir sahnede trenin üzerine geldiğini sanan bir kadın seyirci korkuyla salondan kaçmıştı.
Birinci Baskı: Aralık 1990
Yorumlar
Yorum Gönder