Kayıtlar

Haziran, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Türk Marşı - Bu Orkestra Çıldırmış

Resim
BU ORKESTRA ÇILDIRMIŞ! - Ahmet Baran Kanun Resitali   Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin. Delivered by FeedBurner               

Papuçsuz Şair!

Resim
Naci Sadullah, Ambasador Gazinosu’nu aradı. Ses sanatçısı kadına “Eğer akşam sahne alacaksanız sizi dinlemeye şair bir dostumu getireceğim” dedi. “Elbette” dedi kadın. O gece Naci ve şair dostu gazinoya gitti. Kadını dinledi şair. Büyülendi. Birkaç gün geçti haksız yere hapse attılar şairi. “Ne getirelim?” diye sordu dostları şaire. “Nutuk” dedi. Atatürk’ün Nutuk’unu getirdiler. Nutuk referansı oldu ve bir ‘destan’ yazdı şair. Sonra sağlık sorunlarından Yakacık Sanatoryumu’na yatırıldı şair. Doktor “Hasta bu, hapis yatamaz” dedi. Tahliye edilecekti. Naci, haberi “çıkıyor bizim şair” diye müjdeledi. Fakat bir sorun vardı. Şairin papuçları erimiş ve giyilecek gibi değildi. Naci, o sanatçı kadın dahil eşten dosttan para topladı ve şaire bir çift ayakkabı aldı. Yakacık’a gittiler. Verdiler pabuçları. Bir çocuk gibi sevindi şair. O kadın, anılarında o günü şöyle anlattı; "Bizi bekliyordu üstat. Tıraş olmuş, giyinip kuşanmıştı. Ama ayaklarında terlik vardı. Tabanı delik, dikişleri sökük

Mesir Macunu Hikayesi

Resim
  Manisa’da bulunan Sultan Camii ve Külliyesi, Yavuz Sultan Selim’in eşi, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan tarafından 1522 yılında yaptırılmıştır. Ayşe Hafsa Sultan’ın ciddi bir hastalık geçirdiği günlerde, bu camide görevli olarak bulunan dönemin ünlü hekimi Merkez Efendi (Musa bin Muslihiddin bin Kılıç), bu hastalığın tedavisi için 41 çeşit baharatın karışımıyla bir ilaç hazırlar. Mesir Macunu denilen bu ilaç sayesinde Ayşe Hafsa Sultan hızlı bir iyileşme sürecine girer. Hafsa Sultan sağlığına kavuştuktan sonra, halkın faydalanması için bu macunun nevruz dönemlerinde Sultan Camii kubbelerinden saçılmasını emreder. 1539 yılından bu yana her yıl tekrarlanan bu saçım töreni günümüzde Manisa Mesir Macunu Festivali olarak hala devam etmektedir. Bu macunun ortaya çıkışı ile ilgili diğer bir görüş ise; mesir macununun Rum-Pontus Kralı Mithridates tarafından çeşitli zehirlenmelere karşı hazırlatılmış bir panzehir olduğu yönündedir. MESİR MACUNU NE İŞE YARAR, FAYDALARI NELER

Kabullenmenin Beş Aşaması - Kübler-Ross Modeli

Resim
  Elisabeth Kübler-Ross 1926 tarihinde İsviçre’de doğan ve 2004 yılında ABD’de gözlerini yuman bir psikiyatrist.  Bilinen en meşhur çalışması Five Stages of Grief (üzüntünün beş aşaması) olarak bilinen çalışma. Bu çalışmaya göre, insanlar kendilerini ölüme yaklaştıran veya travma yaratabilecek etkide olan herhangi bir haber aldıklarında 5 aşamadan geçiyorlar. 1. İnkar ( Denial ) 2. Kızgınlık ( Anger ) 3. Pazarlık ( Bargaining ) 4. Depresyon ( Depression ) 5. Kabullenme ( Acceptance ) Bu aşamalardan ilk aşama olan  İnkar aşamasında genellikle olay veya durum yok sayılır, başa gelmiş kabul edilmez, bir yanlışlık olduğu düşünülür.  Kızgınlık aşaması, inkar aşamasında devreye sokulmayan sorgulamaların devreye girmesi ile başlar, üst üste gelen sorgulamalar neticesinde öfke duyguları vücudu ele geçirir. En bilinen soru “neden ben” sorusudur.  Pazarlık aşaması durumu kabul edilebilir seviyeye indirmek veya çıkarmak için girilen bir safhadır. Bu aşamada “madem olmuş, bari şöyle yapayım da

Öğrenme sürecinin dört aşaması

Resim
  Öğrenme süreci dört aşamada gerçekleşmektedir: 1 ) Bilinçsiz-yetersizlik 2 ) Bilinçli-yetersizlik 3 ) Bilinçli-yeterlilik 4 ) Bilinçsiz( bilinçdışı)-yeterlilik BİLİNÇSİZ- YETERSİZLİK AŞAMASI Bilginin varlığından habersiz olunduğu ve o bilginin kullanılamadığı aşamadır.  Bu aşamada kişi tamamıyla habersiz bir durumdadır.   BİLİNÇLİ- YETERSİZLİK AŞAMASI Bilginin varlığından haberdar olunduğu ancak bu bilginin kullanılamadığı aşamadır.  Bu aşamada bilginin varlığından haberdar olunduğu için bilinçlilik ancak o bilgi kullanılamadığından dolayı yetersizlik söz konusudur BİLİNÇLİ-YETERLİLİK AŞAMASI Bilginin varlığından haberdar olunduğu ve bilginin kullanıldığı ancak bilginin otomatik yapılamadığı aşamadır. BİLİNÇSİZ( BİLİNÇDIŞI)-YETERLİLİK AŞAMASI Bilginin varlığından haberdar olunduğu ve bilginin otomatik olarak kullanılabildiği aşamadır. Kişi bu aşamada bilgiyi kullanırken üzerinde hiç düşünmez ve zihinsel faaliyette bulunmaz. Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi gir

Atatürk Sinemaya Geldiginde

Resim
Türkiye'de sinema işletmeciliği ve sinema salonlarının serüveni 1908'de başlayıp, 1914 yılında Beyoğlu civarında yaygınlaşırken, haftanın belli günlerinde yalnızca kadınla­ra film gösterilmeye başlandı. Kadınlar için "özel matine'1er, ilk kez Haçaduryan adlı bir Ermeni vatandaşının Pangaltı'da açtığı sinemada düzenlendi. Bu arada da bazı sinemalarda "haremlik ve selamlık" usulüyle; yani, kadın­lar bir yanda erkek seyirciler bir yanda oturup filmi izliyor­lardı. Bir tahta perdeyle kadın ve erkek seyircileri ayıran bu sistemi İstanbul'da .ilk deneyen Ayasofya Müzesi'nin karşısındaki, şimdi oto galerisi olan Alemdar Sine­ması'ydı.  Peki, ülkemizde kadınlarla erkeler, birlikte bir filmi ilk kez nerede ve nasıl izlediler? Bu sorunun yanıtını yaşayan en eski sinemacı, 1895 doğumlu Cemil Filmer'in bir anısından aktaralım: "Ankara Sineması İzmir'in İki Çeşmelik yokuşu başında idi. Atatürk sinemaya geldiginde, yokuş hınca

Sinemanın Türkiye'ye girişi

Resim
  Sinemanın Türkiye'ye girişi 1896 yılında başlar. Bir yıl önce, yani 22 Mart 1895'de Rannes Sokağı'ndaki (Paris) 44 numaralı binada "İlk sinematografık gösteri"yi düzenleyen Fransız Auguste-Louis Lumiere kardeşlerin operatörleri, çekim çalışmaları yapmak için çeşitli ülkele­ re yayılmışlardı. İşte bu operatörlerden Alexandre Promio, her türlü yenilikçi harekete büyük bir kuşkuyla bakılan Abdülhamit Türkiyesi'ne kamerasıyla, çok zor koşullar altında girebilmişti. Eğer, Fransız Büyükelçisi araya gir­meseydi, belki de Sultan Abdülhamit, ülkedeki yabancıla­ra "film çekme iznini" kesinlikle vermeyecekti. İşte, baskılar dönemi yaşanan Abdülhamit Türkiye­'sinde operatör Promio, İstanbul ve İzmir dolaylarında kısa filmler çekti. Yurt dışından gelip Türkiye'de ilk kısa met­ rajlı film çekimini gerçekleştiren yabancılardan sonra Sul­tan Abdülhamit'in kız