Kayıtlar

Şövalye Tablosu ve Kunduracı

Resim
  1800 lü yılların başında.. De La Croix ( Öjen dölakrua) Eugène  Delacroix  isimli bir Fransız'ın resim sergisinde bir adam şövalye tablosunun önünde uzun uzun durur ve tabloyu inceler. Tabloyu beğenmemiş gibi de başını sağa sola sallar. Bunu fark eden ressam adamın yanına gider ve tabloyu beğenip beğenmediğini sorar. Adama der ki tablo güzel ama bazı hatalar var. Şövalyenin çizmesinde ki körükler kıvrımlarında hatalar var der. Ressam nereden bildiniz diye sorunca adam ben kunduracayım çizme dikerim der. Bu cevaba çok sevinen ressam adama "bana hatalarımı söyler misiniz" der ve eline kalem kağıt olarak adamın tüm söylediklerini not almaya başlar çizme ile ilgili. Fakat adam çizmede ki ayrıntıları bitirince tablonun üst kısmını da ki renk ve gölgeleri de eleştirmeye başlayınca ressam not almayı bırakıp adamın sözünü keser. Bayım der sen kunduracısın ben de ressamın hadini bil çizmeden yukarıyı aşma diyerek, bilmediği aklının yetmediği bilgisi dışında bir işe karış

Asıl adı Adela'ydı

Resim
 Kimliğini saklamak zorunda kalan Ermeni sanatçılarımızdandı. O yüzden onu Adile olarak bildik.  Adela rengarenk bir kelebek türüne verilen isimdir. Adı değişse de o renkli kelebek hayatımızı renklendirmekten hiç vazgeçmedi. Yokluk çekti, zor günler geçirdi, evladını kaybetti ama hep bize renk ve neşe kattı. Ondandır ki 80-90 kuşağında çocuk olmuş her çocuk onda anne şefkati hissetti. Adile Naşit son filminin son sahnesinde bugüne bir gönderme yapacaktı. O gün bile bizi düşünmüştü. Filmde hasta yatağında ölmekte olan birini canlandırıyordu. Son filminde son repliğini verirken kadraja dönmüş ve şunları söylemişti; "Dolu dolu yaşanmış güzel bir ömürde benimle beraber oldunuz. Bir tek isteğim var beni hatırladığınız zaman içiniz hüzün değil, sevgi ve neşe dolsun." Aramızdan ayrılışının 36. yılında Adile Naşit'i son isteği olan hüzün değil sevgi ve neşe ile anıyoruz  Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin. Delivered by FeedBurner               

Bir otomobilin yanlış yola sapması bir dünya savaşına neden oldu.

Resim
Talihsiz Arşidük Franz Ferdinand sabah bombadan kurtuldu aynı gün ilginç bir şekilde suikasta kurban gitti. 28 Haziran 1914'te Arşidük Franz Ferdinand Saraybosna'da bir suikasta kurban gitti. Bir grup genç Sırp terörist, Arşidükü ülkeye yapacağı resmi bir ziyarette öldürmeyi Planlamışlardı. Hedefi ıskalayan bir bomba atarak işi ellerine yüzlerine bulaştırmışlardı. Aralarından biri sakinleşip kendine gelmek için yan sokaklardaki bir kahveye sığınmıştı Arşidük sabahki bombalama olayında yaralanmış olan bir subayı ziyarete gitmek için tekrar otomobille yola koyuldu.  Şoför Saraybosna ırmağının üzerindeki bir köprüyü geçtikten sonra yanlışlıkla sola saptı. Adama durması ve geri gitmesi söylendi. Bu tip otomobiller bazen geri viteste stop ederdi; buna da öyle oldu. Terörist hedefinin arabayla yavaş yavaş gelip önünde durduğunu gördü ve tabancasını ateşledi. Katil Gavrilo Princip 17 yaşında, milliyetçilik ve terörizm eğitimi görmüş bir romantikti. Avusturya da reşit olmayanlara idam

Almanya'ya da ki Casusumuz “Emine Adalet”

Resim
 Almanya'ya Casus Olarak Gönderdiğimiz Dansöz Emine Adalet'in Gizemli Hikayesi Türkiye tarafından Nazi Almanyasına casus olarak gönderilen Emine Adalet, Hitler'in yaverlerinden Freglayr ile olan tanışıklığı sayesinde Nazilerin gizli bölgelerine hatta karargâha kadar girer. Hitler'in Propaganda Bakanı ve sağ kolu Joseph Goebbels, kendisini görmek ister. Emine Adalet, Goebbels'in ihtişamlı malikanesinde çok iyi karşılanır. Artık o, Hitler'in hayranlıkla seyrettiği bir yıldız olarak tanınır. Ancak Emine Adalet, onların sandığı gibi sadece sahne gösterisi yapan bir kadın değil, cumhuriyetin ilk Milli İstihbarat Teşkilatı için bilgi toplamakla görevli ajanlardan biridir. Almanya'ya casus olarak gönderdiğimiz dansöz Emine Adalet, Führer'in yaveri ile ilişki kurup istihbarat elde ederek ve Nazilerin Paris'i işgal edeceğini Türkiye'ye önceden bildirir. Böylece Türk hükûmeti, Paris'teki Türk vatandaşlarını geri çağırıp zarar görmemelerini sağlamıştır.

Midilli Adası ve Abdülhamit’in Borcu

Resim
 ABDÜLHAMİD AVRUPA'YA BORCU ÖDEYEMEYİNCE... Öfkelenen Fransa, donanmasından 7 gemiyi üzerimize gönderdi.  Karşı koyacak donanmamız yoktu. Ve 1901'de Fransız donanması Midilli Adamızı kuşattı. Adayı giriď çıkışlara kapattı. Limanı tuttu. Vergi gelirlerine el koyacağını bildirdi.   Peki bu noktaya nasıl gelinmişti? 1879'da dış borcunu ödeyemez duruma düşen devletimiz 1881 Muharrem Kararnamesi ile ekonomiyi Duyun-u Umumiye iIe Reji Şirketi ipoteğine devretse de yabancı sermayeli Osmanlı Bankası bile yeni kredi açmayınca bir kısım borçlar ödenemiyordu.  Fransız sefiri Constans, 1901’in temmuz ayından itibaren bu borcu alabilmek için hükümeti sıkıştırırken, alacaklılar İstanbul’da mahkemeye başvurmuşlar ve davayı da kazanmışlardı. Yalnız hükümet, amcasının tahttan indirilmesinde kullanılan böyle bir borcun varlığından Abdülhamid’i haberdar etmekten korkmuş ve bunu Padişah’a duyurmamıştı. Ağustos ayına gelindiğinde ise Fransa hükümeti elçisi vasıtasıyla durumdan bizzat Saray’ı ha

İzmir kurtuluşu 9 Eylül

Resim
9 Eylül - İzmir İzmir, tarih boyunca pek çok zorluğa göğüs germiş, yürekli insanların kenti olmuştur. Ancak tarihin en önemli dönüm noktalarından biri, 9 Eylül 1922 tarihinde yaşandı. İşte o gün, İzmir'in özgürlüğünün ve bağımsızlığının simgesi haline geldi. O tarihi gün, düşman işgaline karşı direnişin ve milli mücadelenin en parlak anlarından biriydi. İzmir halkı, bağımsızlık aşkıyla yanıp tutuşuyordu. İşte bu coşku ve kararlılık, İzmir'i kurtarma umuduyla doluydu. 9 Eylül 1922 sabahı, İzmir halkı ellerinde bayraklarla sokaklara döküldü. Gözlerindeki umut ve kararlılık, işgalcilere karşı son bir kez daha direnişin sembolü oldu. Düşman işgalini sona erdirmek için canlarını ortaya koymaya hazırdılar. O gün, İzmir'in özgürlüğü için verilen mücadelede binlerce vatansever hayatını kaybetti. Ancak onların fedakarlıkları, İzmir'in özgürlüğüne giden yolu açtı. Kurtuluş günü, aynı zamanda bu vatanseverlerin azim ve özverisinin anısına bir saygı duruşu olmalıdır. 9 Eylül, İzmir

Etimoloji

Resim
Fransızca kökenli bir kelime.Saçların abartılı şekilde yüksek ve süslemeli yapıldığı döneme denk gelir. Bu tarzın akım haline gelmesinde öncü kişilik Mariya Antuanetta dır. Kuaf = Mifer ici Kuafen = Saç düzeni  Kuaför = Saçı düzenleyen Palavra Sıkmak  Eskiden donanmanın en güçlü savaş gemilerinden olan kalyonlarda güvertenin alt katına 'palavra' denirdi. Kalyonların genellikle orta katında bulunan hantal toplar hava şartları veya konuma göre kullanılamaz durumda olursa palavra topları devreye girerdi. Çok yüksek bir gürültüyle patlayan bu toplar kısa menzilliydi ve savaşta tahrip gücü zayıftı. Genellikle, savaş dışında, bir merasim veya kutlama için ateşlenirdi. Gürültüsünün yüksek olması ve hedefe etkisinin zayıf olması sebebiyle, 'palavra sıkmak' tabiri zamanla halk arasında kullanılır olmuştur.  Eline Su Dökemez Genellikle iki insanı kıyaslarken birinin üstünlüğünü belirtmek üzere kullanılan bu tabir eski bir adaba dayanır. Eskiden, abdest alacak kişi bir usta ise, ç