Kordonboyu

 Körfezde, 

Deniz Ticaret Bakanlığı’na ait yolcu vapurları Konak, Alsancak, Karşıyaka arasında seyrüsefer ederdi!

 Tepeden tırnağa, bembeyaz giysileriyle, şapkaları ve sarı sırma apoletli denizciler yolcuları kontrol ederdi!

 Kordon o yıllarda gidişli-gelişli trafiğe açıktı. Belediye otobüsü ve dolmuşlar burada çalışırdı.

 Sadece bu kadar mı? Dahası var!

Erkekliğe ilk adımını atmakta olan sünnet çocukları, mahalle arkadaşlarıyla birlikte Kordon’da araçlarla tur atardı! Kordon’dan başlayıp, Çankaya, Fuar istikametinden dönüş yapılırken, dolmuşçular birinci gelmek için aralarında yarışmaktaydı! Bu yarışa şahit olan çocuklar heyecanla şoförlerine tezahürat yapardı!

 Bunun yanı sıra ışıl ışıl gözleriyle yeni evlenenler de Kordon turu yaparak, evliliklerine ilk adımlarını öyle atardı!

 Kordon denilince Ömerağa, Ömerağa denilince akla ilk gelen mis kokulu salepti!

 Sisi Kordon’un rakipsiz tek pastanesiydi!

 Mazilerin tanığı İzmir Sineması, şık ve nezih Bergama ve Palet restoranları, İzmir Palas’ı, Musevi kökenli  Vitali Hakko’nun Vakko Mağazası!

 NATO’su, konsoloslukları, limanı, ticaret erbabıyla ile Kordonboyu, aynı zamanda Türkiye’nin adeta dünyaya açılan penceresiydi.

 Atatürk İzmir’e geldiğinde kaldığı ev Kordon Caddesi üzerindeydi. Zamanın tarihi değerlerini, özelliklerini kaybetmeme adına şimdi bu ev Atatürk Müzesi olarak yaşamaya devam etmektedir.

 Kordon’da vitray camlarla işlenmiş limonluklu, cumbalı, içi ahşap merdivenli, ahşap panjurlu iki katlı tarihi değeri olan evler sıralanırdı!

 Halkın açık hava toplanma yeri Cumhuriyet ve Gündoğdu meydanlarıydı!

 Alsancak, biraz Punta’dır, çokça güzellik!

 Alsancak  en eski İzmirli, Punta’da en eski Alsancaklı’dır. Punta Yunancada ‘Nokta’ demektir.  Alsancak’ta İzmir’in noktası süveydasıdır.

 Bazen karşılıklı, bazen de karşılıksız bir aşktır Alsancak!

 Kültür, güzelliğe, güzellik ve değer katar. Yüreği yüceltir.

Alsancak,  güzelliktir, estetiktir. Kent kültürünü tamamlayıcı zenginliktir.

 Alsancak inançtır, dinlerin kardeşliği! Bir uçta Hocazade Camii, diğer uçta boynu bükük Dominiken Kilisesi!

 Alsancak medeni, bakımlı, çok renkli bir semtti!

 Buraların keyifli yaşamayı bilen tavrını, sokakta konuştuğunuz insanlarda bulmak,  Alsancak’ı  her solukta solumak mümkündü!

 Bu semtin insanlarında güler yüzlü, sıcak, samimi, kültürlü pozitif bir eda hakimdi!

 Alsancak eskiden yangın yeriydi.

 Türkiye Cumhuriyeti’yle birlikte adeta küllerinden yeniden doğmuştur.

Mustafa bey, Talatpaşa bulvarları yangın yerinin tam ortasıydı.

 Bugün Alsancak denildiğinde gördüğümüz birçok güzelliğin mimarı cumhuriyetin ilk belediye reisi olan Dr. Behçet Uz tarafından gerçekleştirildiğini İzmirliler hiçbir zaman unutmaz. O güzel insan sayesindedir ki, geçmişten bu güne taşınan kentin tam ortasındaki devasa büyüklükteki Kültürpark!

 Alsancak pastanedir.

Yaşar Aksoy, Attila İlhan, Ayhan Işık, Sezen Aksu, Haluk Bilginer gibi değerlerin vakit geçirdiği, Sevinç , Reyhan, Lozan gibi kaliteli mekanların birlikteliğidir. Alsancak’taki Bonjour,  Efes ve Cafe Plazaları ile 60’lar, 70’ler kentin sosyal mekanlarının çoğaldığı yıllardır.

 Alsancak dokunuştur. El ele tutuşmuş, sevginin gerçek üstü hali arzunun ters yüz şeklidir.

 Alsancak, derin hatıralardır. Adeta tüm bilgileri depolayabileceğiniz İzmirlilerin hard diski, flaş belleği gibidir.

 Bu güzellikler arasından kimler geldi, kimler geçti!

 Alsancak bir zamanlar müteşebbis (girişimci) işadamlarının yaşadığı bir semtti.

Semtin cadde üzerindeki gözde binalarının müteahhidi İtalyan asıllı Mösyö Cappadona idi.

 Tarım dünyasının ihtiyacı ünlü Massey Ferguson traktörlerini ülkemize İtalyan asıllı Mösyö Marsel ithal ederdi!

 İzmir’de yıllar yılı vergi rekortmenliğini kimselere bırakmayan ithalat ihracatçısı Duthill Kardeşler’di!

 Alsancak’ın  yardım kampanyalarında hep en ön saflarda yerini almış bir hayırseveri vardı; İzmir’ in ilk kadın yöneticisi İtalyan Levanten Marika Corsini!

 Mahzar Zorlu Alsancak’ta oturan başlardaki Türk müteşebbisleridendi.

 Madenci Haşmet Uslu, İzmir’in simge isimlerinden biriydi!

 Birde İzmir’in namı değer “asfalt Osman” ı vardı!

 Alsancak’ta oturan. Ticarete 1930 yılında zeytinyağı, sabun, gliserin tüccarlığı ve işadamlığı  ile başlayan Osman Kibar 1963 -1973 yılları arasında İzmir’de belediye reisliği de yaptı.

 Asfalt Osman lakabını şehrin tüm caddelerini asfaltla kaplamasından aldı!.

 Osman Kibar müzisyen ve söz yazarı Melih Kibar’ın babasıydı. Türkiye İhracatçılar Meclisi eski başkan vekili ve Türkiye Futbol Federasyonu'nun eski başkanı Mahmut Özgener'in dedesiydi.

 Alsancak’ın birde kayıt tutma belge toplama ile ünlü araştırmacısı Türkiye’nin ilk stratejik iletişim uzmanlarından Karşıyaka doğumlu tombul gazetecisi Sancar Maruflu’su vardır.

 İzmir’i Sevenler Platformu Başkanı namı değer  “İzmir Baba”!

 Sancar Maruflu hala yaşayan kent belleği için önemli bir duayendir! 

Kendisine Allah uzun ve sağlıklı ömürler versin!


Benzer Hikaye;

Kordonboyu Dalgalı Taşlar


Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin.

Delivered by FeedBurner

http://facebook.com/adnycl.blog          

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mekke Allah'ın evi

Atatürk'ün az bilinen nadir fotografları

Haftanın Günlerinin Kelime Anlamları

Asıl adı Adela'ydı

Hüseyin Baradan ve eşi Hayriye Baradan

Şarap şişeleri neden 750 ml ?

Atatürk'ü Anlatan En İyi Kitaplar

Muhtar Çakmağı Hikayesi

Küçük bir kızın hikayesi

Putin’in Hikayesi