Oyuncakların sultanı
Oyuncak, her çocuğun hayali... Yıllar geçiyor, oyun çağı bitiyor ama hafızalarımızda her daim yeni kalmayı başarıyorlar. Sanki onları hiç kaybetmemiş, dün bıraktığımız yerdeymiş gibi hatırlanıyorlar. Kimimizin bebeği, kimimizin kara treni, kimimizin kırmızı bisikleti. Hepsi mutlu birer anı, çocukluğumuzun özetiydi. Bizi bir masalın kahramanı yapan oyuncağımız çocuklarımıza da hikayemizi anlatacaktı. Bize gerçek bir kahramanın, bir sultanın hüzünlü hikayesini anlatan bir bebek bulduk bu hafta. İstanbul Saray Koleksiyonu Müzesi’nde son Halife Abdülmecid’in kızı Dürrüşehvar Sultan’ın 10 yaşına kadar kullandığı oyuncak ve eğitim araç ve gereçleri sergileniyor. Beşiktaş-Kadıköy iskelesinin hemen yanında bulunan Milli Saraylar Küçük Su Kasrı Amiri Ayşe Fazlıoğlu ile Dürrüşehvar Sultan’ın koleksiyonunu konuştuk.
Her dersi tek başına ve ayrı hocalardan alan Sultan dönemin Abdülhak Hamit Tarhan gibi önemli yazarları ile de sık sık bir araya getiriliyor. Sultanın eğitimine çok önem veriliyor. Ruhi Arel gibi önemli ressamların teknik bilgi verdiği kitapları bulunuyor kütüphanesinde.
Ceza yok tekrar var
Dürrüşehvar Sultan’ın en çok sevdiği dersin el işi dersi olduğunu söyleyen Fazlıoğlu sözlerine şöyle devam ediyor: Sultan tipik bir kız çocuğu. Bunu hocası Kemal Bey’in notlarından anlıyoruz. Mesela bir notta “Sultan efendim hazretleri daha dikkatli olmalısınız” yazıyor. Notta hem çok yüksek bir saygı var hem de bir hocanın otoritesi söz konusu. Sultan bu notları ciddiye alıyor ve çalışıyor. Çünkü başka bir notta da “Daha muvaffakiyetli gördüm sizi” diyor. Sultan’a derslerle ilgili ceza verilip verilmediğini sorduğumuz Fazlıoğlu şunları kaydediyor: Saraylı çocukların şımarmak, tembellik etmek gibi lüksleri yoktu. Büyük sorumlulukları vardı. Ceza verilmiyor, tekrar ettiriliyor. Mesela güzel yazmadığı zaman tekrar ettirildiğini görüyoruz. Bir belgede de Sultan’ın o yıl ki başarısından dolayı maaşına zam yapıldığını biliyoruz. Özellikle milli ruh bilinci çok önemseniyor. Topraklarını tanıtma adına harita çizdiriliyor. Dünya ile ilgili eğitimler veriliyor. Aynı zamanda yabancı hocalar tarafından birkaç dil muhakkak öğretiliyor.
Mavi gözlerdeki sır
Sultan da olsa o bir kızdı. Tabii ki en çok sevdiği oyuncaklar bebeklerdi. Fazlıoğlu “Sultan’ın porselen bebeğinin gözleri içeri kaçmış durumdaydı. Bebeği markasından üretildiği yere ve serisine kadar araştırdık. Gözleri tamir etmek için başı çıkardığımızda oyuncağın geçmişte de tamir edildiğini fark ettik” diyor. Sultan’ın oynaması için Darüleytam’dan kimsesiz kız çocuklarının saraya getirildiğini anlatan Fazlıoğlu şu bilgileri veriyor: Ömer Faruk Efendi ile yaş farkı çok olduğundan onun kızı Nilüfer Sultan ile de oynuyor. Her çocuk gibi evdeki objeleri de kendine oyuncak yapıyorlarmış.
Hareketli bebekler
Sultan’ın en sevdiği şeyler arasında balon da olduğunu ve saraya sık sık balon alındığını anlatan Fazlıoğlu “Halifenin masraf defterinde ‘Mini mini Sultan efendimiz için balon’ yazıyor. Burada da saraydaki görevliler tarafından da Sultan’ın çok sevildiğini görüyoruz. Sultan’ın oyuncakları içerisinde ise Avrupa’dan alınmış son derece nitelikli, teknolojinin kullanıldığı, sesli, mekanik, hareket eden oyuncakların olduğu kadar geleneksel oyuncaklar da var. Mesela o dönemde Üsküdar’da oyuncaklar üretiliyor. Koleksiyonda da bir mobilya takımı var. Onun malzeme itibari ve nitelik olarak Üsküdar’da üretildiğini ve oradan alındığını düşünüyorum. Oyuncakların içerisinde hatta yetişkinlerin kullanabileceği dama benzeri bir oyun olan hamla oyunu var. Öyle ki bir dönem dünyada çok moda haline gelen bir oyun oluyor. Fakat Sultan’ımız ona çok ehemmiyet göstermemiş. Çünkü plakaları pek bozulmamış ve hala yeni gibi görünüyor” diye anlatıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder