Akdeniz ve Karadenize verilen isimlerin hikayesi
Üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye denizlerinin, özellikle Akdeniz ve Karadeniz’in bu isimleri alma hikayesini paylaşacağız bu içeriğimizde.
Bu isimlendirme ne işe yaramış, Çinlilerle benzer yanı ne, daha eskiden buralara hangi adlar veriliyordu?
Tıpkı her bölgeye, şehre, semte verilen isimlerin gerçek bir öyküyü, yaşantıyı karşılaması gibi denizlerimizin de isimlerinin böyle olmasının bir anlamı var.
Eski Türklerde kara, ak, kızıl gibi çeşitli renkler, yönleri karşılamak ve tanımlamak için kullanılırdı.
Buna göre kuzey için ‘’kara’’, doğu için ‘’gök – gök mavisi’’, güney için ‘’kızıl’’ ve batı için de ‘’ak’’ renkleri tercih edilirdi.
Yönler için kullanılan bu renkler, gerçek bir renk anlamı taşımaktan çok o bölgedeki bir coğrafî özellikle ya da çeşitli inanışlarla ilişkilendirilirdi.
Kara; bir yandan da kapalı hava, sonbahar, güneşsiz ve gölgeli gibi çağrışımlar yaparken, ak ise güneyle de birleştirirsek ateşin rengini, güneşi ve sıcaklığı akla getirir.
Ayrıca çeşitli mitolojik ögelerin de bu renklerle ilişkilendirildiği Dede Korkut gibi eski Türk eserlerinde görülebilir.
Buradan hareketle Akkoyunlular, Karakoyunlular, Göktürkler, Ak Hunlar ve Karahanlılar gibi Türk devletlerinin de isimlerindeki renklerin yönlerle ilişkisi olduğu söylenebilir.
Osmanlı devrinde de Karadeniz’e ‘’bahr-i siyah’’, Akdeniz’e ‘’bahr-i sefid’’ denildiği bilinir.
Çin’de de batı ‘’beyaz kaplan’’, doğu ‘’Azure ejderhası’’, güney ‘’Vermilion kuşu’’ ve kuzey ‘’siyah kaplumbağa’’ sembolleriyle ilişkilendirilir.
Biraz daha geriye gidersek Eski Perslerde de Karadeniz ‘’koyu renkli’’ anlamına gelen ‘’Axsaina’’ adıyla nitelenir.
Ezcümle, Türkler Çin’e ve kendisinden önceki medeniyetlere benzer olarak bu denizleri isimlendirirken renkleri kullanırlar ve bu renklerse denizle ilgili olmaktan çok yön ve çeşitli inanışları belirtmeye yarar.
Yorumlar
Yorum Gönder