Cennet - Aden bahçesi

 Eski Ahit ve Yeni Ahit'i kapsayan, Hristiyan inanışının temelini oluşturan ve kutsal sayılan kitab-ı Mukaddes ; Adem ile Havva'nın Tanrı'ya itaat ettikleri sürece sonsuza dek yaşayabilecekleri “Aden bahçesi”nden, "Tanrı'nın Bahçesi" olarak bahseder...

Bahçenin içinden geçen bir ırmak dört kol olur ve bahçenin sınırlarını aşar. Bu ırmakların adları: Pişon ve Gihon ya da günümüz adlarıyla Dicle ve Fırat'tır. Bu tariflere göre Aden Bahçesi'nin sınırları günümüzdeki Türkiye'nin doğusunu işaret eder...
Anlatılara göre; Tanrı henüz dünyaya yağmur yollamadığı için; içinde her türlü ağacın yanında, "yaşam ağacı" ile "iyiyle kötüyü bilme ağacı" da bulunan Aden bahçesinin dışı, kurak, ot bitmeyen kıraç bir alandır. Ayrıca Aden Bahçesi gökte bulunan bir cennet değildir ve Kitabı Mukaddes'e inanan ilk insanlar buranın bir yeryüzü cenneti olduğunu bilir...
Böyle bir bilgi ile, Aden Bahçesi hakkında aynı mitolojideki gibi, yüzlerce, binlerce yıl anlatıla gelen hikayeler sayesinde, kutsal olduğuna inanılan bazı yerlere anlamlar yükleyen insanoğlu için, uhrevi bölgeler oluşmaya başlamıştır. Tanrıya yakın olmak adına Tapınaklar inşa eden insanlar, bu Tapınaklar etrafında yerleşerek şehirler oluşturmaya başlar. Aden Bahçesi olarak bahsedilen yer de, tarif ediliş şekline bakılırsa Dicle ve Fırat'ın suladığı, yeşerttiği, içinde kutsanmış ağaçların olduğu bir bölgeydi. İnsanların dünyanın her yerinde rastladığımız bu Tapınaklardan en az bir tane, Aden Bahçesinin olduğu yere de yapmamış olması mümkün müdür? Bu bölgeye, yani Mezopotamya topraklarına baktığımız zaman inanç sisteminin insanlar için ne kadar derin anlamlar taşıdığını, dünya üzerindeki en fanatik ve muhafazakar nüfusun bu bölgelerde olduğunu görmememizin imkanı yoktur....
O zaman başka bir açıdan bölgeyi ele alıp baktığımızda, son yılların en önemli keşfi Göbeklitepe'nin, Aden Bahçesi olabilme varsayımına daha mantıklı yaklaşabiliriz. Doğunun yaygın inancı Şamanizm'in, bölgenin kusiyetine inanan insanlar tarafından dini rütüellerini gerçekleştirmek adına inşa edilmiş olması fikri hiç de “hayır” diyebileceğimiz bir fikir değildir. Üstelik de; Şamanizm, tarih öncesine ait olan, yeryüzünde hiçbir uygarlığın mevcut olmadığı dönemde oluştuğu varsayılan bir düşünce ve inanç sistemidir. Şamanlığın oluşum serüveninin takvimsel zaman bakımından Mezopotamya ve Sümerlerden 20.000 ile 25.000 yıl öncesine dayandığı varsayılır. Şamanist inanca göre dünya; gök, yeryüzü ve yeraltı olmak üzere üç kısma ayrılır. Bizim mitik hikayelerimize göre; "Aydınlık Alemi", yukarıdaki dünyayı yani gökyüzünü, Tanrı Ülgen'le ona bağlı iyi ruhları temsil eder. Yeryüzünü, yani "Orta Dünya"yı insanlar oluşturur. Yer altı dünyası olan "Aşağıdaki Dünya"yı ise Tanrı Erlik ve ona bağlı kötü ruhlar oluşturmaktadır. Böylece bu evrende her şeyin bir ruhu, canı olduğuna inanan Şaman inancına göre, “T” şeklindeki dikilitaşların üzerinde bulunan kabartmaların da anlamları daha mantıklı ve anlaşılır hale geliyor...
Bir sürü anlam yüklenen, gizemi tam olarak çözülemeyen, ancak mantığa en yakın teorilerle araştırmalarını sürdüren bir gurup bilim insanı, “T” dikilitaşlarının bazı gök cisimlerinin konumuna uygun olarak yerleştirilmiş olabileceğini düşünerek ölçümler yapmışlar. Özellikle Boston Üniversitesi Genel Araştırmalar Koleji'nde Doğa Bilimleri alanında Doçent olan Robert Milton Schoch dikilitaşların Boğa ve Orion takımyıldızları ve Pilaides'i hizaladıklarını, eski kültürlerin mimarisi ile gökyüzü arasındaki ilişki üzerine uzman olan Arkeo Astronom Guilio Magli de, Büyük Köpek takım yıldıdızının en parlak yıldızı Sirius yönünde dikildiklerini ve bir başka Arkeo Astronom olan Andrew Collins ise; gizemli Kuğu takımyıldızının en parlak yıldızı Deneb'e göre hizalanmış olduklarını saptamışlardır...
Ayrıca; Göbeklitepe alanı kazılmadan önce dahi ,Tapınakların bulunduğu yerde yer alan ve yalnız başına bir tepede duran bir dilek ağacına o yörenin halkı yıllardır saygı gösterip, bu ağacı ziyaret ediyorlardı...
Son derece dikkatli yorumlar yapmaya çalışan çoğu bilim insanı da, bir Tapınak olarak inşa edilen Göbeklitepe'de yapılan ritüellerin, Ön-Türk Kamları tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini düşünmektedirler. “Bir yandan büyük çaplı organize Şaman ayinleri yapılırken, bir yandan da gökyüzü incelenmiş olabilir” derler...
*Görsel; konsept tasarımcısı, İngiliz Mancester doğumlu sanatçı Marcel van Vuuren'in “Göbekli Tepe” tasarımı...
Tanrı Savaşları /Aden Bahçesi ve Göbeklitepe...
Robert M. Schoch / Güneş Kaynaklı Karanlık Çağda Yeni Keşifler...
Andrew Collins /Göbekli Tepe ve Tanrıların Doğuşu...
@arkeoportal




Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin.

Delivered by FeedBurner

http://facebook.com/adnycl.blog          

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk'ün az bilinen nadir fotografları

İzmir'in Semt Adları Nereden Geliyor

Bir Bornova Hikayesi

Haftanın Günlerinin Kelime Anlamları

Muhtar Çakmağı Hikayesi