Sokrates ve hayatı

 Sokrates’e sormuşlar: Evlenmeli mi, evlenmemeli mi?...


“Hangisini yaparsan yap, pişman olacaksın...” karşılığını vermiş.


Ama kendisi, özel yaşamıyla ilgili günümüze kadar ulaşan bilgilere göre, bu “hata”lardan birisini iki kez tekrarlayarak iki kez evlenmiş.


Sokrates vücut yapısı olarak “yakışıklı” sayılmazdı. Kel kafalı ve “soğan burunlu”ydu. Eşi Xanthippe ise güzel bir kadındı... Kendisini ünlü bir filozof yapan en önemli sebebin eşi olduğu yaygın inanıştır.


Sokrates evden çıkıp tüm gününü öğrencileriyle birlikte geçirirken, bu durum eşi Xanthippe’yi deliye döndürmektedir. Dolayısıyla akşam eve dönen filozofu tam bir “cehennem hayatı” beklemektedir. Bu durum, Sokrates’in daha çok ‘”evden kaçması”na, dolayısıyla öğrencileriyle daha çok vakit geçirmesine, eşinin de öfkesinin kabarmasına yol açmaktadır.


Sokrates bir gün öğrencileriyle birlikte sokakta yürürken tesadüfen evinin önünden geçmektedir. Tam bu sırada eşi, bir kova bulaşık suyunu balkondan Filozof ve dolayısıyla öğrencilerinin üzerine boşaltır. Olaydan etkilenmemiş görünen Sokrates öğrencilerine dönerek “Evlenin... Evlilik çok kutsal bir kurum. Evlenin... Eşiniz iyi çıkarsa mutlu olursunuz, kötü çıkarsa filozof...” der...


 


EVLENİN.. EVLENİN..


 


Xanthippe her gün evde kavga çıkarmakta, çeşitli bahanelerle Sokrates’i aşağılamaktaydı. Evin bir köşesinde öğrencilerinden birisiyle görüşürken, eşi ikide bir lafa karışıyor ve rahatsızlık veriyordu. Filozof karşılık vermeden devam ederken, bu durum da Xanthippe’i deliye döndürüyordu. Gidip bir kova su alır ve Sokrates’in başından aşağı döker. O ise talebesine dönerek “Ne zaman gök gürlese, sonunda mutlaka yağmur yağar. Hatta gök yüzünde hiç bulut olmasa bile...” der...


“Herkes yemek için yaşar, ben ise yaşamak için yerim” diyen Sokrates’in evine bir gün çok sayıda misafir gelir. Yemeğe kalmaları gerekince Xanthippe Sokrates’i mutfağa çağırıp “Görüyorsun çok az yemeğimiz var. Konuklarımıza yetmeyecek, acaba ne yapsak” diye sorar.


Sokrates kısa süre düşündükten sonra şöyle der: “Gelen misafirler tok gözlü, alçak gönüllü ise yeter. Eğer bunlar aç gözlü ve kendini beğenmiş kişilerse, ne yapsak yetmez.”


Sokrates “devletin inandığı tanrılar yerine başka tanrılar empoze etmeye çalışmakla, gençlerin ahlakını bozmakla suçlanır ve uzun bir yargılama sürecinden sonra “ölüm”e mahkum edilerek zindana atılır. Kendisini ziyarete gelen eşi Xanthippe “Seni haksız yere idam ediyorlar” diye göz yaşı dökmektedir. Kendisini ölümsüz bir filozof yapan hayat arkadaşını teselliye çalışan Sokrates; “Ya haklı yere idam etselerdi, o zaman daha mı iyiydi?” der...


Atinalılar, kendi mahkeme kararları ve elleriyle Sokrates’i 70 yaşında sonsuz yolculuğuna gönderdikten kısa süre sonra pişman olur. Mahkemeye veren ve aleyhinde savunma yapanların bazıları sürgüne gönderilirken, bazıları da idam edilir. Öldürdükleri filozofu da, heykelini dikerek “ödüllendirirler...”




Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin.

Delivered by FeedBurner

http://facebook.com/adnycl.blog          

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk'ün az bilinen nadir fotografları

İzmir'in Semt Adları Nereden Geliyor

Bir Bornova Hikayesi

Haftanın Günlerinin Kelime Anlamları

Muhtar Çakmağı Hikayesi