Dünayda Uçak Gemisi batıran ilk ve tek asker


Tam olarak, 11 ocak 1917'de, 
Kaş yarımadası sırtlarında konuşlanmış Mustafa Ertuğrul kumandasında türk topçu birliğinin sahra topları tarafından vurularak batırılmış, dünyanın ilk uçak taşıyan savaş gemisidir.

Gemi aslında 1908 yılında inşa edilmişti ve ilk amacı İrlanda -  İngiltere arasında yolcu taşımaktı.Zamanına göre çok büyük ve bir buharlı gemi için çok hızlı bir gemiydi. 
Hatta kırdığı hız rekoru bir süre kırılamamış olarak kalmıştı.

Sonra savaş başladığında güvertesine büyük bir hangar yapıldı ve uçak taşıyacak hale geldi. Tabi o zaman uçaklar gemiden havalanamıyordu.
Güvertedeki bir vinç uçakları karaya bırakıyor, oradan havalanıyordu.

Gemi birinci dünya savaşı sırasında Çanakkale, Ege kıyıları, Filistin, Süveyş ve Kızıldeniz sularında görev yaptı.

Çanakkale'den geri çekilme sırasında kulanıldı.
Tarihte bir uçak tarafından bir geminin batırılmasının ilkine de bu gemi imza atmıştır. 

Gemiden havalanan bir uçak bir türk yük gemisini vurmuş ve batırmıştır.
gemi 1917 başında anadolu kıyılarına gelmiştir tekrar.
Bu sırada Mustafa Ertuğrul'un müfrezesi de Kaş - Antalya arasında aktif bulunuyordu.
Gemideki uçaklar da bu müfrezeyi arıyordu.
Ancak türk müfrezesi onları gafil avlamayı başardı.
Ben my chree bir pazar günü meis adasının sakin koyunda demirlemişti.
Gemi adadaki fransız garnizonuna erzak getirmişti.
Erzaklar kıyıya taşınmıştı. Geminin bandosu kasabanın meydanında çalıyor, 
Yunanistan'ın en doğu noktasındaki halkı batı ezgileriyle tanıştırıyordu o sırada.

Öğleden sonra ikiyi on geçe birden geminin yakınlarında bir patlama oldu. askerler ve Meisliler önce bunun bir hava saldırısı olduğunu sandı. Oysa bu türk topçusunun nişan alma amaçlı salladığı ilk mermiydi. Hemen ardından top mermileri yağmaya başladı ve hedef vuruldu.
Ben my chree, hangarından isabet aldı ve hangardaki uçaklar, orada bulunan yakıtlarıyla birlikte yanmaya başladı.
35 dakika sonra gemiden ümit kesilmişti, Komutan gemiyi boşaltma talimatı verdi.
Gemide sadece bir kaç yaralı vardı, onlar sağlam kalan tek kurtarma sandalı ile sahile çıkarıldı. Diğer mürettebat ve askerler ise yüzerek sahile çıktı.
Gemiyi en son terkeden ise komutandı.
Komutan yüzerek sahile çıktı. 
Sahildeki yerli yunan halk ise ingiliz askerlere yardım etmek için çırpınıyordu.
Bu arada üniforması ıslanmış olan komutana da kendisi istemese de ilk buldukları paçavrayı giydirdiler zorla ve üniformasını kurusun diye astılar.
İngiliz komutan, ki denizcilik tarihinde önemli bir yeri vardı, Meis çarşısına üzerinde eski püskü bir kıyafetle girerken bu da bu olayın en matrak tarafı olarak tarihte yerini aldı.
Gemi battıktan sonra da türk bombardımanı devam etti.
Adadaki telsiz istasyonu da vuruldu. Tabi bu arada evlerin içindeki askeri hedefler vurulurken yerli halk da panik içindeydi.Bazı bombalar evlere de isabet etti.
Halk kasabadan uzağa, tepelere doğru kaçmaya başladı.

Tüm bu panik ve kargaşa içinde, bir de dedikodu kulaktan kulağa yayıldı:
Vurulan ingiliz gemisinden, içi poundlarla dolu büyük bir kasa denize düşmüştü!
Meis'in yaşlıları tepelere kaçarken, gençlerin hepsi bombardıman altındaki limanda suya dalmış İngilizlerin kasasını arıyordu!
Türklerin bu saldırısından ürken halk ve askerler Meisin yerleşim bölümünü terkedip tepelerdeki kiliseler sığındılar. Hatta halkın bir bölümü adanın etrafındaki mağaralarda yaşadı bir süre. Adayı terkedip Rodos'a ya da Mısır'a gidenler bile oldu.
Bu korkunun nedeni bombalamanın ardından türklerin bir de deniz çıkarması yaparak adaya saldıracağına inanılmasıydı.
Fransız ve İngiliz askerleri de uzun süre bu ihtimale karşı organize olarak adada kaldı.
oysa Türklerin Meis'e saldırmaya ne niyeti ne de hali vardı.

Dünyanın ilk uçak gemisini batırmaları bile inanılmaz bir hikayeydi.
Aslında karada kullanılan erhard marka 4 tane küçük dağ topu vardı ellerinde.
Mustafa Ertuğrul, yürümeye bile patika olmayan bu sert coğrafyada (ki 1950lere kadar kaşın yolu olmadı ) bu dört topu insanüstü gayretle dağların, ormanların arasında mobilize etmeyi başarmış, ve Meis'i güvenli bir liman sanan ve en değerli gemilerini orada kuzu gibi saklayan ittifak güçlerini şaşırtmayı başarmıştı.
Meis'te kimse kaş kıyılarından bir top atışı beklemiyordu zira yolu olmayan o dik zirvelere topların, mermilerin çıkaracak bir çılgın olabileceğini asla düşünmemişlerdi.
Türk topçusunun ateş ettiği nokta öylesine yüksek ve uzaktı ki, Meis'teki İngiliz ve Fransız gemilerinden topçuya doğru yapılan atışlar kesinlikle o noktaya ulaşmıyordu.

Neyse efendim. sonuç olarak İngilizler Meis limanında efsanevi gemilerini yarısı batmış, yarısı suyun üzerinde kalmış bir şekilde bırakıp gittiler. 
Ben my chree 4 yıl boyunca orada öyle yattı.
1921 yılında ise gemi tekrar yüzdürüldü.
Ancak Pire'ye götürülmek için... Orada da hurda olarak almanlara satıldı.
bir daha da ben my chree'den haber alınamadı.
Mustafa Ertuğrul ise, çok zor şartlar altında teke yarımadasında dolaşmaya ve gavur gemisi batırmaya devam etti.
sonraki kurbanları Paris 11 ve alexandra isimli fransız gemileriydi.






Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin.

Delivered by FeedBurner

http://facebook.com/adnycl.blog          

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk'ün az bilinen nadir fotografları

İzmir'in Semt Adları Nereden Geliyor

Bir Bornova Hikayesi

Haftanın Günlerinin Kelime Anlamları

Muhtar Çakmağı Hikayesi