Anıtkabir`in Hikayesi


Anıtkabir Komutanlığı`ndan alınan bilgiye göre, yapımına 9 Ekim 1944`de başlanan ve 1 Eylül 1953`de tamamlanan Anıtkabir`in yerini ilk olarak Aydın Milletvekili Mithat Aydın önerdi. Ata`nın kabrinin yapımıyla ilgili komisyon Etnoğrafya Müzesi, TBMM`nin arkasındaki tepe (Kabatepe), Ankara Kalesi, Altındağ ve Gazi Orman Çiftliği seçeneklerini eleyerek tam Çankaya`da karar kılacağı sırada, Aydın Milletvekili Mithat Aydın daha sonra "Anıttepe" olarak adlandırılacak olan Rasattepe`yi önerdi. Komisyon üyelerinin de burayı gördükten sonra Aydın`a hak vermeleri üzerine Anıtkabir`in Rasattepe`ye yapılması kararlaştırıldı. Türk milletine gömüleceği yer konusunda bir vasiyette bulunmayan Atatürk`ün yıllar önce bir gezi sırasında Rasattepe`yi gezerken ağzından dökülen "Bu tepe ne güzel bir anıt yeri..." sözleri de bugün için çok anlamlı...

Anıtkabir yerinin seçilmesinden sonra sıra, bu yapının özelliklerinin tespitine ve proje yarışmasının açılmasına gelmişi. Başbakanlıkta, Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında kurulan komisyon, bu konuda ilk çalışmalarını bitirdi ve Anıtkabir genel niteliklerini tespit ederek bir bildiri hâlinde yayınladı.


"Büyük Türk Ulusunun kalbinde yaşayan büyük adamın eserlerini ebediyete mal edecek olan Anıtkabir, aşağıdaki esaslara göre hazırlanmalıdır:

  1. Anıtkabir, bir ziyaretgâh (ziyaret yeri) olacaktır. Bu ziyaretgâha, büyük bir giriş bölümünden girilecek; ziyaretgâh, binlerce Türk`ün, Ata`sı önünde eğilerek saygılarını sunmasına ve bağlılığını bildirerek geçmesine elverişli olacaktır.
  2. Bu anıt, Büyük Ata`nın, asker Mustafa Kemal, devlet başkanı Gazi Mustafa Kemal, büyük politika ve bilim adamı, büyük düşünür ve nihayet yaratıcı büyük dehanın vasıflarının, güç ve yeteneklerinin bir timsali (sembolü) olacaktır ve onun kişiliği ile oranlı bulunacaktır.
  3. Anıtkabir`in yakından görüldüğü kadar, uzaktan da görümesi gerekir. Bu bakımdan, ulu bir siluet sağlanmalıdır.
  4. Atatürk`ün adı ve kişiliği altında Türk ulusu sembolize edilmiştir. Türk ulusuna saygılarını göstermek isteyenler, Büyük Ata`nın katafalkı önünde eğilerek bu isteklerini yerine getireceklerdir.
  5. Anıtkabir`in bir şeref bölümü bulunacaktır.
  6. Anıtkabir`de bir Atatürk Müzesi olacaktır.
  7. Anıtkabir`de bir Şeref Holü yapılacaktır. Atatürk`ün lahti buraya konulacağı için Şeref Holü, bu anıtın ruhu ve en önemli bölümü olacaktır. Şeref Holü, başta, büyük Ata`nın yarattığı Türk Ulusu olduğu hâlde, ulusumuza saygılarını sunacak yabancı devlet kurumlarının, Ata`nın lahtine yönelecekleri büyük bir salon olacaktır. Bu holde sağlanacak azamet (ululuk) ve güçlülük tesirleri, yarışmacılara bırakılmıştır. Bundan ötürü holün biçimi, boyutu ve yüksekliği için hiçbir ölçü verilmemiştir.
  8. Büyük Atatürk`ün lahdinin yeri, Şeref Holü`nün ruhunu teşkil etmektedir. Ancak, lahdin konulacağı yeri de yarışmacılar seçeceklerdir.
  9. Bunlardan başka, Anıtkabir`I ziyaret edecek büyüklerimizin ve yabancı devlet kurumlarının duygu ve düşüncelerini yazacakları bir altın kitap bulundurulacaktır.
  10. Atatürk`ün Müzesi, Ata`nın hayatının türlü devirlerine ait fotoğrafları ile kıyafetlerini ve elyazıları, imzaları, bazı eşyaları ile okudukları, inceledikleri kitapların sergelenmesine elverişli olacaktır.

Anıtkabir Komisyonu`nca hazırlanan bu açıklama, yapılacak anıt hakkında genel bir fikir veriyordu. Fakat ayrıntılara girmiyordu. Bununla birlikte, yapılacak iş konusuna iyi ışık tutuyordu. Hele yarışmaya gerecek olan sanatçıların birçok yönlerden serbestçe çalışmalarına imkân verilmesi, ortaya konulacak anıt projelerinin başarılı olacağının ilk şartlarından biri olarak değerlendirilmiş, memnunlukla karşılanmıştı.


Türk Sanatçıların Tepkisi

Başbakanlıkta kurulan komisyonun ortaya koyduğu ilkeler, Anıtkabir proje yarışması şartnamesinin temeli oldu. Bu ilkelere göre bir şartname hazırlanarak hükümetçe bir kaç dilde ilan edildi. Bu konuda alınan Bakanlar kurulu Kararı`na göre, Atatürk Anıtkabir projesi yarışmasına, yalnız Batılı (Avrupalı) mimarlar girebileceklerdi. Türk mimarları yarışmanın dışında bırakıldılar.


Hükümetin kararı, basında ve aydınlar arasında sert tepkilerle karşılandı. Böyle bir kararın alınmasında, o zamanlar ülkemizde çalışan yabancı, ünlü birkaç mimarın tesirli olduğu söyleniyordu. Türk aydınlarının "Yapılacak anıtın en büyük özelliği bizim olmasıdır. Böyle millî bir konuyu işlemekten Türk sanatçılarını mahrum etmek haksızlıktır!" yolu tenkitler karşısında hükümet, ilk kararından döndü. Atatürk Anıtkabir`i için uluslararası bir yarışma açtı.


Yarışma Açıldı

Hükümet, Anıtkabir proje yarışması şartlarını hazırlatıp dünyaya ilan ederek, son derece önemli bir karar aldı, bunu da türlü dillerde yayınladı. Anıtkabir proje yarışmasına katılan sanatçıların eserleri, uluslararası bir jüride incelenerek kesin karara bağlanacaktı. Bu karar, memnunluk uyandırdı. Hiçbir sanatçının hakkı kaybolmayacaktı.


Hükümetçe kurulan tarafsız jüride, o zamanlar Avrupa`nın ünlü sanatçılarından olan Alman Prof. P. Bonatz, İsviçreli Prof. İvan Tenghom ve Macar Prof. Karoly Wickinger ile ünlü Türk sanatçıları Prof. Arif Hikmet Holtay, Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisi Yüksek Mimar Muammer Çavuşoğlu ve Ankara İmar Müdürü Yüksek Mimar Muhlis Sertel vardı.

Yarışma müddeti bittikten sonra jüri üyeleri, Başbakanlıkta, kendilerine ayrılan salonda toplandılar. Yarışmaya gelen projeleri incelediler. Her üye, üzerlerine rumuz (işaret) olarak rakamlar konulmuş olan projeleri inceliyor ve gizli olarak not veriliyordu. Uzun incelemelerden sonra üyelerin verdikleri notlar açıklandı.


Atatürk Anıtkabir Proje Yarışmasına 47 sanatçı katılmıştı. Bunlardan 27`si yabancı sanatçılardı. Türk mimarları da 20 eserle yarışmaya katılmışlardı.

Jüri, Anıtkabir proje yarışması`na gönderilen 47 eserden 3 tanesini "ödül verilmeğe değer" bulmuştu. Bunlardan biri ünlü Tannenberg Anıtı`nı yapan Alman Prof. Johannes Kruger`in, biri italyan Prof. Arnoldo Foschini`nin, biri de İstanbul Mimarlık Fakültesi Profesörü Emin Onat ile Doçent Orhan Arda`nın eserleriydi.


Jüri, bu üç proje hakkında oybirliği ile karar vermişti. Ancak bu eserlerden hiçbirisini, ötekilere üstün görmemişti. Bundan başka, jüri bu üç eseri ayrı ayrı eleştirmiş, her üçünde de bazı değişiklikler yapılmasını öğütlemişti.


Üç projeden en uygun olanını seçebilmek kolay değildi. Jüri bu üç projeyi niçin mükâfata değer gördüğünü bildiren bir rapor vermişti. Hükümet bu konuda, yetkili birçok kişilerin düşüncelerini aldı. Bu düşüncelere de dayanan hükümet, Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda`nın eserini uygulamaya karar verdi. Bu kararın dayanakları arasında, şu düşünceler yer alıyordu: "Yarışmayı kazanan üç proje birçok yönlerden aynı değerdedir. Fakat bunlar içinde, iki Türk`ün yaptığı eser bu millî konuyu daha başarılı olarak ifade etmiştir. Bundan başka, jüri raporunda belirtildiği gibi, bu projenin araziye uygunluğu öteki projelerden çok üstündür."

Hükümet, jürinin öğütlediği değişiklikleri de göz önünde bulundurarak, Türk sanatçılarının eserlerinin uygulanmasına 1942`de karar verdi. Emin Onat ile Orhan Arda, eserlerinde gerekli değişiklikleri yaptılar. Proje bu yeni komisyonca 1943`te kesin olarak kabul edildi. Daha önce ilan edilmiş olan şartnameye göre yarışmayı kazanan projenin uygulanması ve kontrolü hakları, eser sahibine aitti. Bunun için de bir karar alınarak bu haklar Emin Onat`la Orhan Arda`ya verildi.


Anıtkabir projesinin nasıl meydana getirildiğini Prof. Emin Onat şöyle açıkladı: "Atatürk`ün başardığı devrimlerin en önemlilerinden biri, şüphe yok, bize geçmişin gerçek değerini göstermek olmuştur. Osmanlı devri şereflerle dolu bir devir olmakla beraber, itiraf etmek gerekir ki skolastik ruhun hüküm sürdüğü kapalı bir âlemden ibaretti. Gerçekte ise tarihimiz, bir zamanlar Ziya Gökalp`in "ümmet devri" dediği bir içe kapanmış medeniyetten ibared değildi. Akdeniz milletlerinden bir çoğu gibi, tarihimiz binlerce yıl önceye gidiyor. Sümerler`den ve Hititler`den başlıyor ve Orta Asya`dan Avrupa içlerine kadar birçok kavimlerin hayatlarına karışıyor. Akdeniz medeniyetinin klasik geleneğinin en büyük köklerinden birini teşkil ediyordu. Atatürk, bize bu zengin ve verimli tarih zevkini aşılarken, ufuklarımızı genişletti. Bizi Ortaçağdan kurtarmak için yapılmış hamlelerden en büyüğünü yaptı. Gerçek geçmişimizin Ortaçağ değil, dünya klasiklerinin ortak kaynaklarında olduğunu gösterdi. Gerçek milliyetçiliğin, içe kapanmış bir Ortaçağ gelenekçiliğinden asla kuvvet alamayacağını, onun yalnız ortak ve eski medeniyet köklerine inmekle canlanabileceğini anlattı. Avrupalılaşmakla, medenileşmekle, millîleşmenin aynı şey olduğunu, bundan iyi hangi fikir ifade edebilirdi?


Bunun içindir ki biz, Türk milletinin skolastikten uyanma, Ortaçağ`dan kurtulma yolunda yaptığı devrimin Büyük Önder için kurmak istediğimiz anıtın, onun getirdiği yeni ruhu ifade etmesini istedik. Ata`nın Anıtkabiri`ni, bir sultan veya veli türbesi ruhundan tamamen ayrı, yedibin yıllık bir medeniyetin, rasyonel çizgilerine dayanan klasik bir ruh içinde kurmak istedik."


Arkitekt Dergisi`nin 1943 senesi 1 ve 2 nolu sayılarında, yarışma ve sonuçları hakkında detaylı bilgi verilmiş, dereceye giren projeler aşağıdaki şekilde değerlendirilmişti.


Birincilik Ödülü: Mimar Emin Onat ve Orhan Arda

Bu proje, herlesçe beğenilen bir kompozisyondur. İlk mabed fikrinden mülhem müstatili bir plan teşkil eden mozole ve teferruatı dıştan bir kolonla çerçevelenmiştir. Şeref holünü ihtiva eden hacim temini için umumi kütleden yükseltilmiştir. Esas itibarı ile sade ve basit hacimlerden mürekkep olan anıdın bu kısmı üzerinde fuzuli Baröliyefler yapılmıştır.





Yapım Aşamasında değiştirilen proje






Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin.

Delivered by FeedBurner

    

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mekke Allah'ın evi

Atatürk'ün az bilinen nadir fotografları

Haftanın Günlerinin Kelime Anlamları

Asıl adı Adela'ydı

Hüseyin Baradan ve eşi Hayriye Baradan

Şarap şişeleri neden 750 ml ?

Atatürk'ü Anlatan En İyi Kitaplar

Muhtar Çakmağı Hikayesi

Küçük bir kızın hikayesi

Putin’in Hikayesi