Kayıtlar

Annie Are You OK

Resim
Michael Jackson'ın Smooth Criminal Şarkısındaki Meşhur "Annie" Kim? Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin. Delivered by FeedBurner               

TRUMAN DOKTRİNİ

Resim
1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Harry Truman tarafından Sovyet tehdidine karşı hazırlanmış plandır. Truman Doktrini, Amerika Birleşik Devletleri'nin uluslararası politikasının değiştiğini ve Sovyet karşıtlığının bu yeni politikada temel esas olduğunu ilan etmiştir. Bu doktrin ile Amerika Birleşik Devletleri "komünizm tehdidi" altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıştır. Temel nedenler: Almanya'nın çöküşü, II. Dünya Savaşı boyunca bastırılmış düşmanlıkları tekrar su yüzüne çıkardı. Almanya'ya karşı Sovyetler ile ittifak kurmuş olan Amerika ve İngiltere, Bolşevik Devrimi'nin ilk günlerinden beri komünizme düşman idiler. Hatta başta İngiltere olmak üzere İtilaf Devletleri, I. Dünya Savaşı bittikten sonra Bolşeviklerle mücadele eden Çarlık yanlısı Rusları desteklemiş ve bu amaçla Vladivostok, Murmansk ve Archangelsk limanlarına asker çıkarmışlardı. Amerika'nın Japonya'ya attığı atom bombaları Japonya'nın teslimiy

Çanakkale Anıtı

Resim
Tarihin en kanlı günlerine sahne olan Çanakkale Savaşı sona erer. • İşgalci itilaf güçleri 250.000 kayıp verirken Türk cephesinde de durum aynıdır; 253.000 şehit! • Gözünü hırs ve para bürümüş yöneticilerin hatalı kararlarının vebalini, gencecik insanlar canları ile öderler. Çanakkale’ye saldıran devletler savaştan sonra bir süre köşelerine çekilirler ancak Türk Milleti için bu pek mümkün değildir. • Parçalanma ve yok olma tehdidi karşısında var oluş mücadelesi devam eder. • Henüz şehitlerin kanları toprağa karışamadan yeni bedenler örter üstünü. Çanakkale’de metrekareye 6.000 mermi ve 4 cansız beden düşer. • Dayanılması güç zaiyat karşısında yapılabilecek tek defin yöntemi toplu mezarlardır. • Her millet kendi askerleri için en çok kayıp verilen noktalarda toplu mezarlar oluşturmaya başlar. Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra İngilizler farklı noktalarda mezarlar ve anıtlar yaptırırlar. • Lozan Antlaşması’ndan sonra da Fransızlar aynı şekilde mezar ve anıtlarını yaptırırlar. • Yeni

25 Kuruş'un Hikayesi

Resim
Seferberliğin ilanıyla beraber Ayvalık’taki 9. Tümen’e bağlı 23. Alay,  ağırlıklarıyla birlikte Soma’ya gelerek, trenle Bandırma üzerinden Tekirdağ’a sevk edildi. 23. Alay’ın Burhaniye’de bulunan bir piyade taburu, mesafenin daha kısa olacağı hesabıyla,  Burhaniye–Edremit– Çanakkale yoluyla cepheye sevk edildi. Bu tabur yürüyüşe geçmeden önce, geçecekleri yollara yakın köylere,  gönderdikleri çavuşlar vasıtasıyla, geçecekleri gün ve saat belirtilerek,  köylülerden asker için yemek hazırlamalarını,  misafir olarak geceleyecekleri yerleri hazırlamalarını istedi.  Böylece yürüyüş sırasında, asker için iaşe ve ibate (yeme ve barınma)  telaşından bir ölçüde kurtulmuş olunuyordu. Aynı şekilde, o yıllarda henüz bir köy olan Havran’a gelen çavuşlar, muhtardan kendilerine kaç kişilik, yemek ve yatak hazırlayabileceklerini sorunca.  Muhtar; “Burasının köy olduğuna bakmayın. Burası büyük bir köydür.  Sizin taburun hepsini ağırlayabiliriz, yedirir içiririz.. Merak etmeyin..”  deyince askerler, köy

Kalabalıktan ve Sesten Korkan Padişah

Resim
Millete şeriat diye dayatılan düzen. Sultan o kadar akıl kıtlığındaydı ki sarayla, hücreyi, demir parmaklıklarla vezirleri birbirinden ayıramayacak durumdaydı. “...Dengesiz padişah yine cariyeleri, annesi ve sütannesi ile sarayın kuytu bir dairesine kapatıldı.Bir kaç gün içinde tahta çıkıp indirildiğini bile anlayacak kadar zekası yoktu." Bütün olaylar sürerken gerek vezirlerin elini öpmesini, gerek kapatıldığı dairenin demir parmaklıkları aynı ilgisizlikle gülümseyerek karşılıyordu...” (Osmanlı Tarihi... cilt 2 sayfa 593) “...Yirmi beş yaşındaki Birinci Mustafa erken bunamış delikanlı bir deliydi.Kaybettiği yalnız akli müvazanesi de değildi. Kafes de iken zaman zaman yanna konulan kızların hepsi ondan bakire olarak çıkmışlardı. Dimağında hatıra ve bilgi adına hiç bir nakış yoktu.Adını bile güç hatırlıyordu.Yakışıklı bir vücut yapısına ve dilber bir yüze sahipti. Buğday benizli koyu kumral saçlı ve sakallıydı. Kalabalıktan ve sesten ürküyordu. Başı mütemadiyen hareket ederek etr

Oyuncakların sultanı

Resim
  Oyuncak, her çocuğun hayali... Yıllar geçiyor, oyun çağı bitiyor ama hafızalarımızda her daim yeni kalmayı başarıyorlar. Sanki onları hiç kaybetmemiş, dün bıraktığımız yerdeymiş gibi hatırlanıyorlar. Kimimizin bebeği, kimimizin kara treni, kimimizin kırmızı bisikleti. Hepsi mutlu birer anı, çocukluğumuzun özetiydi. Bizi bir masalın kahramanı yapan oyuncağımız çocuklarımıza da hikayemizi anlatacaktı. Bize gerçek bir kahramanın, bir sultanın hüzünlü hikayesini anlatan bir bebek bulduk bu hafta. İstanbul Saray Koleksiyonu Müzesi’nde son Halife Abdülmecid’in kızı Dürrüşehvar Sultan’ın 10 yaşına kadar kullandığı oyuncak ve eğitim araç ve gereçleri sergileniyor. Beşiktaş-Kadıköy iskelesinin hemen yanında bulunan Milli Saraylar Küçük Su Kasrı Amiri Ayşe Fazlıoğlu ile Dürrüşehvar Sultan’ın koleksiyonunu konuştuk. Osmanlı Hanedanı’nın son halifesi Abdülmecid’in, oğlu Ömer Faruk Efendi’den sonra 26 Ocak 1914 tarihinde Üsküdar İcadiye’de dünyaya gelen kızının adı Dürrüşehvar’dır. Şahlara Mahsus

Kara Lastik

Resim
 BELKİ DE HİÇ GÖRMEDİNİZ   "Gislaved, İsveç’te 1893’ten beri araba lastikleri üreten bir kauçuk firması ve bu firmanın ürettiği otomobil lastiğinin markası iken “Arabaları lastikle yürütüyoruz da neden insanları da lastikle yürütmüyoruz?” düşüncesinden hareketle  bir de Gislaved marka ayakkabı üretelim demişler ve Türkiye’de 1930’lardan günümüze kadar kullanılan bir ayakkabı üretmişler.  Anadolu’da: Ankara lastiği, azim, Cızlavut, Cizlavit, Ermenek, Hasansaka, kara lastik, kelik, lapçın, soğukkuyu, lastik ayakkabı, rastik, Urum, Trabzon lastiği, yemeni gibi adlarla anılmıştır. (Azerbaycan’da adına Qaloş dendiğini belirtmiş olalım.)    Bu ayakkabı sizin yaşadığınız yörelerde hangi isimle anılıyordu orasını bilmiyorum ama zamanın bir kavşağında onunla ayaklarınız topraktan kesilmiştir. Kara lastik ayakkabı ilk defa hangi tarihte ayaklarımla birlikte yerin yüzünde dolaşmaya başladı hatırlamıyorum. Bu namlı ayakkabıyı, çarıktan ayakkabıya geçiş serüveninin en önemli devrimleri arasınd