Neyzen Tevfik - "Karnım doydu paşam"

Neyzen Tevfik, ( D:1879 Bodrum  - Ö:1953 İstanbul )

Gerçek adıyla Tevfik Kolaylı, taşlamalarıyla ve hazır cevaplılığıyla bilinen bir Türk neyzen, şair.

Erken dönem cumhuriyet tarihimizin en renkli simalarındandır.Yaşadığı döneme denk gelen 

tüm tanınmış kişi ve devlet adamları ile bir hikayesi vardır.

Taşlama kitaplarının yanı sıra, çeşitli taksimler ve saz semailerinin bestecisi olarak da bilinir.

Osmanlı döneminde istibdata karşı, Cumhuriyet yıllarında ise devrimlere karşı gelenlere karşı 

hicvini kullanmış; haksızlığa, yolsuzluğa ve yozlaşmışlığa karşı şiirler yazmıştır. 

Birçok defa tutuklanmış, ama kısa süre sonra serbest bırakılmıştır.

İşte bu adamın efsanelerine şöyle bir göz atalım.


iyi kalpli adamın biri birgün neyzenin parasız pulsuz gezdiğini bilerek ona 

para vermek ister ama neyzenin dillere destan hazır cevaplılığı onun gözünü korkutmaktadır 

ve parayı neyzenin arkasından atarak "neyzen paran düştü" der.

neyzenin cevabı ise şu olur.

"o düşen benim param değil. zaten bende para ne gezer. o düşen senin altın kalbindir."


*_Benim notum : Bu kişinin kim olduğunu başka bir hikaye de haftaya yayımlarım._*


rivayete göre yine çok sarhoş olduğu bir gece rastladığı gece bekçisine sorar:

- evladım neyzen tevfik'in barakasını arıyordum?
+ ama... ama... neyzen tevfik sizsiniz?!
- sana neyzen tevfik'i soran kim bre deyyus, evini sordum evini!


neyzen tevfik'e içkinin yasaklanmasından sonra bir gün peyami safa, 

üstadı ziyarete gider. odanın bir köşesinde koca şarap fıçısı görünce şu diyalog gelişir:


ps: bu ne üstad? hani artık içmeyecektin!?
nt: ne yaparsın evlat içmezsem kuvvetten düşüyorum.
ps: peki içkinin faydası oluyor mu?
nt: olmaz olur mu sen ne diyorsun!! bak bu fıçıyı, geldiğinde yerinden oynatamazdım, şimdi tek elimle bile kaldırıyorum.



.. şimdi efendime söyleyeyim, şöyle anlatılır "içki ve edebiyat alemi"nde:

doktor fahrettin kerim gökay, 'içkinin zararları' konulu konferansını vermektedir.
bir ara: 'rakının her kadehi, hayatımızı bir saat kısaltır' der.
dinleyicilerin arasında bulunan neyzen tevfik, yerinden fırlayıp bağırır:
- eyvah, yandık!
- hayrola?
- hesap ettim; meğer ben öleli tam kırk yıl olmuş.


Ünlü doktor mazhar osman, neyzen tevfik’e içki içmeyi yasaklamış.. 

içmeye devam ettigi takdirde hayati tehlike doğacağını söylemiş... 

ileri derecedeki samimiyetlerine dayanarak içki içmeyeceğine dair bir de and içirmiş.. 

aradan zaman geçmiş, mazhar osman, neyzen tevfik’e bir yerde içki içerken rastlamış.. 

hemen hatırlatmış:

- "hani sen içki içmemek üzere and içmiştin?"

neyzen şöyle cevap vermiş:

- "üstat, biz fakir adamız.. bulunca içki içeriz, bulmayınca and içeriz!..."


gece meyhaneden çıkmış evine dönerken, dar bir sokakta karşılaştığı bir başka sarhoş ile aralarında geçen diyalog :

- ben senin gibi ciğeri beş para etmez herife yol vermem!

neyzen geri çekilir, yolu açar;

- ben veririm...



basın çevrelerinde tanınmış bir hanım, neyzen'le karşılaşınca,

-aşk olsun, benim için aşifte filan gibi sözler söylemişsiniz?

neyzen elini sinek kovalar gibi sallamış;

-hanım, sen beni tanımıyorsun. ben herkesin bildiği şeyleri söylemem.


maliye bakanı hakkında yolsuzluk dedikodularının dolaştığı bir dönemidir. 

neyzen'e soruyorlar:

- "neyzen, çalarken mi neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?"

Neyzen cevaplar;

- "maliye nazırı değilim ki, çalarken zevk alayım ".... ( Burası çok önemli )


sadrazam talat paşa, bir gün neyzen tevfik'e devlet dairelerinden birinde katiplik önerir. 

neyzen tevfik: 

- katip olacağım da ne olacak, diye sorar.
teşekkür beklerken böyle bir soru ile karşılaşınca şaşıran talat paşa, memurluk katlarını alttan üste sıralar:
- önce şu, sonra bu...
neyzen´in hala hoşnut olmadığını sezince de, şöyle sürdürür:
- daha sonra vekil, nazır, kim bilir belki de sadrazam...
neyzen´in yanıtı yine bir soru olur:
- ya sonra?
talat paşa bir an duraksar, sonrası padişahlıktır çünkü. ister istemez:
- hiç! der.
bu yanıt karşısında güler ve şöyle der neyzen tevfik:
- ben bugün de "hiç"im! sonu hiç olduktan sonra, onca zahmete ne gerek var?


neyzen'in ustalığının ve hoş sohbetinin nâmını çok duyan gâzi Mustafa Kemal Atatürk 

kendisiyle görüşmek ister ve bu çağrıya çok sevinen neyzen paşamın misafiri olur.sohbet 

muhabbet derken aralarında şöyle bir diyalog gelişir;

Atatürk - neyzen senin için iyi içer derler doğru mu ?
neyzen- eh, içerim paşam.
Atatürk - ne kadar içersin mesela, iki tane kiloluk içer misin?
neyzen - içerim paşam.


bunun üzerine atatürk görevliye seslenir ve iki büyük rakı getirtir.
rakılar gelince neyzen görevliye seslenip, bir kase, bir kaşık bir de ekmek ister.

görevliler şaşkınlık içinde neyzen'e bakarken atatürk bakışlarıyla onaylar ve neyzenin istedikleri gelir.

atatürk neyzenin istedikleriyle ne yapacağını merak ederken neyzen bir büyük rakıyı açar, kaseye boşaltır, 

ekmeği ufak ufak doğrar ve başlar kaşıklamaya.

atatürk gözleri fal taşı olmuş bir halde izlerken, neyzen kasedeki rakı azaldıkça doldurmaya devam ederek ekmeği bitirir ve


- “karnım doydu paşam, şimdi içmeye başlayabilirim.” der.

bunun üzerine Atatürk gülerek,
- pes, vallahi ben pes ediyorum neyzen,
diyerek kendisinden ney üflemesini rica eder.

uzatmayayım, neyzen ve atatürk bol muhabbetli bir kaç saat geçirirler ve 

sonunda atatürk neyzen'e teşekkür ederek, 

var mı benden bir istediğin diye sorar.

neyzen de cevap olarak, sağlığınız paşam der, 

paşanın elini öpüp çıkar.


daha sonra atatürkle ne konuştuğunu merak eden abisine olayı anlatan neyzen'e şaşıran abisi;

ulan yatacak yerin yok, atatürk ne istersin diye sorduğunda bir ev isteseydin ya diyen abisine neyzen'in verdiği cevap, 

bugün yaşadığı yeri unutup, yatıp kalkıp atatürk'e küfür eden şuursuzlar içindir birazda;

- o zaten hepimize bir ev verdi ya!









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk'ün az bilinen nadir fotografları

İzmir'in Semt Adları Nereden Geliyor

Bir Bornova Hikayesi

Haftanın Günlerinin Kelime Anlamları

Muhtar Çakmağı Hikayesi