Adem’in Tanrı ile sohbeti

 Adem’in Tanrı ile sohbeti 


- adem?

+ buyur tanrı'm.

- sana kadın yaratayım mı?

+ valla, çok makbule geçer.

- tamam, önce şu kaburga kemiğini çıkaralım. 

+ ne kaburgası? ne alakası var şimdi?

- e kaburga kemiğinden yaratacağım kadını...

+ niye be? topraktan yaratsana beni yarattığın gibi. bi’ sürü toprak var.

- olmaz.

+ niye?

- kendini tekrar ediyor dedirtmem. sen uzan şimdi, anestezist melekler seni uyutacak.

+ başımıza iş aldık...

...

- adem, uyan hadi.

+ nerdeyim ben?

- cennettesin. sana kadın yarattım. adı havva. bak o ağacın altında oturuyor.

+ güzel olmuş, eline sağlık.

- teşekkür ederim. şimdi, adem, bak, buralar hep cennet, istediğiniz gibi tadını çıkarın havva’yla. ama şu ağaçtan yemeyin, o yasak.

+ ne işi var ki yasak ağacın cennette?

- ben koydum.

+ niye?

- heyecan katsın diye.

+ vay canına! bari bi tel örgüyle falan çevirseydin, madem yasak. neyse... peki şuradaki kim?

- o mu? o şeytan.

+ e onun ne işi var peki cennette?

- seni kandırıp benim yolumdan çevirebileceğini söyledi. ben de dedim ki kanmaz adem, sağlam çocuktur o dedim. giriyor musun iddiaya dedi. ben de giriyorum dedim.

+ e niye girdin ki iddiaya? boş verseydin.

- meleklerin önünde sordu, hayır diyemedim. bak dikkat et, seni kandırmaya çalışacak. eğer şeytana uyarsan senin bütün soyunu cennetten çıkarmam gerekir. sonra dünyada bana itaat etmeyenleri de cehenneme atarım, sonsuza kadar yakarım.

+ yakmaya ne gerek var ki? hem zaten şeytanı da sen sardın başımıza?

- zebanileri yaratmış bulundum bi’ kere. canları sıkılmasın, yaksınlar işte, oyalanırlar.

+ tamam, n’apalım... peki başka insanları ne zaman yaratacaksın?

- benden bu kadar. şimdi siz havva'yla çoğalacaksınız.

+ iyi de, çocuklarımız kiminle çoğalacak?

- birbirleriyle.

+ nasıl yani? kardeşler, birbirleriyle mi?

- evet.

+ iyi de, yaratıvere bi’kaç çift insan daha da enseste gerek kalmasın. topraktan yaratmak istemiyorsan onları da havva'nın kaburga kemiğinden yarat, ne biliyim.

- olmaz.

+ valla, hikmetinden sual olunmaz ama biraz saçma geliyor bana bütün bunlar. cennette yasak ağaç, şeytan, ensest... yani, neden böyle?

- şüphesiz ki ben senin bilmediklerinden haberdarım.

+ ha, tamam o zaman...

- hadi beline kuvvet, ben kaçtım, bi’kaç bin sene sonra bi’ kitabım çıkacak, onu yazmam lazım.

+ e daha vaktin varmış.

- senin için bi’kaç bin yıl, benim katımda bi’kaç gün oluyor. hep kitaplarımda yazacağım bunları. hadi, kendine iyi bak. 

şeytana da dikkat et, çok kötüdür, hayal edemeyeceğin kadar kötüdür. ben yarattım, oradan biliyorum.

+ tamam, dikkat ederim. hadi güle güle.



  Not: Paylaşımları mail ile bilgilendirilmek için lütfen Tıklayın

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk'ün az bilinen nadir fotografları

İzmir'in Semt Adları Nereden Geliyor

Bir Bornova Hikayesi

Haftanın Günlerinin Kelime Anlamları

Muhtar Çakmağı Hikayesi