Zati Sungur
Cenaze töreninde Yaşar Kemal, Mehmet Kemal in kulağına eğilip "Bayrağa sarılmalıydı, hangi devlet büyüğünden geri kalır, Bando da olmalıydı top arabasına da konmalıydı demiştir.
10 Mart 1898 tarihinde Bursa Ulu Camii müezzini ve Emir Sultan türbedarı Hüsnü Efendi ile Remziye Hanım'ın ilk çocukları olarak doğmuştur, ilkokul ve lise eğitimini Bursa Mekteb-i Sultanisinde tamamlamıştır Seyahat etme arzusuyla 1914'te girdiği Denizcilik Makine Mektebi (Deniz Astsubay Okulu) sınavlarını birincilikle kazanmış, 1916 yılında da Almanya'ya denizaltı filosunda staj yapmak için gönderilen başarılı öğrenciler arasında yer almıştır. İki yıl boyunca Alman Kara Kuvvetleri ve Alman Deniz Kuvvetlerinde teknik eğitim alan sanatçı, I. Dünya Savaşı sırasında Alman İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki bağlantının kesilmesi sonrasında ülkesine dönememiş ve önce ortopedi atölyelerinde sonra ise Köln'deki Humboldt Makine Fabrikasında vinç operatörü olarak çalışmak zorunda kalmıştır. Aynı dönemde kaldığı pansiyonun sahibinin kızıyla evlenmiştir.
İlkokuldan beri illüzyonla ilgilenen Zati Sungur, askerî eğitimi sırasında da iskambil kağıtlarıyla yaptığı küçük gösteriler arkadaşlarının ilgisini çekince, farklı oyunlar üzerine çalışmaya başlamıştır. Gündüzleri fabrikada çalışırken, akşamları Köln'deki kabarelerde sahneye çıkmaya başlamıştır. Bir gösterisi sırasında tesadüfen Alman illüzyonist Alois Kessler ve arkadaşları tarafından da izlenen sanatçı, gösteriyi beğenen Kessler'in yardımıyla 1920 yılında Berlin'deki "Wintergarten Tiyatrosu"nda sahneye çıkmış ve büyük beğeni kazanmıştır. Bir grup sanatçıyla birlikte Fransa, İtalya, İspanya, Kuzey Amerika ve son olarak 1922 yılında Güney Amerika'ya seyahat etmiştir. Aynı dönemde zamanın önemli illüzyonistleri de I. Dünya Savaşı'ndan uzak kalmak için Güney Amerika'da yaşamakta ve gösteriler yapmaktaydı.
Bir yıl sonra kendi kadrosunu kurup Kont Sati von Richmond takma adıyla iki saatlik gösteriler yapmaya başlayan sanatçı, ilerleyen yıllarda dünya çapında bir üne kavuştuktan sonra Zati Bey sahne adını kullanmaya başlamıştır. Aynı zamanda Miss Neraida isimli İtalyan yardımcısına da Melek Hanım adını vererek Arjantin, Brezilya, Şili, Uruguay ve Paraguay'ın büyük tiyatrolarında 14 yıl boyunca her gece gösterilerini sergilemiştir. Bu dönemde 10 tonluk illüzyon malzemesi, 12 yardımcısı ve iki de kamyonuyla turne yapmaktaydı.
21 Nisan 1936'da Türkiye'ye dönüş yapan sanatçı, ülkesindeki ilk gösterisini 9 Mayıs 1936'da İstanbul'daki Fransız Tiyatrosunda sergilemiş ve çok büyük ilgi görmüştür. 1936 ve 1937 yıllarında zorlu seyahat koşullarına rağmen Türkiye'nin tüm şehirlerini dolaşmış, Mustafa Kemal Atatürk'e de bir temsil vermiştir. Sanatçının gösterisinden etkilenen Atatürk onu kutlamış, ve belediyelerin 'Zati Sungur ve benzeri illüzyon gösterisi yapan sanatçıların temsillerinde' biletlerden aldıkları vergide bir süre bir miktar indirim yapmalarını sağlamıştır. O yıllardaki turne müdürü ömür boyu dost kaldıkları Necdet Mahfi Ayral'dı.
Zati Sungur, Almanya'da ayrı bir hayat kurmuş olan eşiyle boşanmış ve 1938 yılında yardımcısı Necla Hanım ile evlenmiştir. Aynı yıl Nisan ayından Ekim ayına dek süren Yunanistan ve Ekim ayından sonraki yılın Haziranına dek süren Mısır turnelerine çıkmıştır. Türkiye'ye dönüşünü takiben yeniden yurt gezisine çıkan sanatçı 1949 ile 1950 yıllarındaki iki ay Kıbrıs ve üçer aylık Avusturya ile İtalya turnelerinin ardından yeniden Türkiye gösterilerine devam etmiştir.
Hakkında sayısız şehir efsanesi de yayılmıştır. Bunlardan birisi Atatürk’le ilgilidir. Efsaneye göre Zati Sungur, Atatürk’ün yanına gitmesi gerekenden yarım saat sonra gitmiş ve “Neden geç kaldın?” diye soran Atatürk’ün kolundaki saati hissettirmeden yarım saat geri almıştır. Bir başka efsaneye göre berbere giden Zati Sungur, koltuğa oturur oturmaz “Benim halletmem gereken bir işim var, al kafamı sana bırakıyorum saçlarımı kesersin” diyerek kafasını eline alıp berbere uzatmış ve başsız olarak çıkıp gitmiştir. Bir bakkaldaki yumurtadan altın çıkardığı ve bakkalın kalan tüm yumurtaları kırdığı, oyun çıkışında seyircilere dağıttığı şemsiyelerin eve gidince üzüm salkımına dönüştüğü gibi başka efsaneler de vardır. Zati Sungur vefatından bir ay önce verdiği söyleşide bu efsanelerle ilgili ne düşündüğü sorulunca, “İnsanlar bunları kendim yaşadım diye anlatıyorlar. Hayır yok öyle bir şey desem, adam kendi gözlerimle gördüm diyor. Yalancı mı çıkarayım, ‘Eh olur ara sıra’ deyip idare ediyorum” yanıtını verecektir.
1936 yılından beri yayınlanmakta olan Amerikan illüzyon dünyasının prestijli dergisi Genii Haziran 1958 sayısını ve kapağını Zati Sungur'a ayırarak dünya sihirbazlarına bu değerli sanatçıyı hatırlatmış ve tanıtmıştır.[4] Zati Sungur 1959 yılında ikişer ay Mısır ve Yunanistan'da, 1962'de ise İsrail'de gösteriler düzenlemiştir. Daha sonra Türkiye turnelerine devam ederek 1966 yılında Türkiye'deki son temsillerini veren sanatçı, genç illüzyonistler yetiştirmek amacıyla Üniversal Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Stüdyosunu kurarak tasarımını ve üretimini kendi yaptığı 541 farklı illüzyonun sunumunun yer aldığı 322 sayfa Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Kataloğu isimli eserini yayınlamıştır. Ertesi yıl aktif sanat yaşamına son vermiş , illüzyon öğrenmek isteyenler için eşi Necla Sungur'la birlikte tüm zamanlarını ve enerjilerini adayarak Üniversal Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Stüdyosunda katalogdan seçtikleri oyunları mektupla sipariş veren meraklılara kar gözetmeden fiyat koyarak açıklamalarıyla birlikte postayla Türkiye'nin her köşesine göndermiştir. Vefatına kadar her yıl dünyanın farklı bir ülkesinde tertiplenen Dünya çapında İllüzyon Sanatı Kongrelerine masraflarını kendisi karşılayarak katılmış, Türk Bayrağını kongre şehrinde ve salonunda dalgalandırarak Türkiye'yi temsil etmiştir.1968'de Salon Oyun ve Eğlenceleri adındaki eğitici kitabını yayımlamıştır.
Sahne yaşamını bırakıp Üniversal Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Stüdyosunu kurma nedenini Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Kataloğunun 1973 baskısının Önsözünde (sf.4) şöyle anlatıyor:" Birçok dostlarım ve vatandaşlarım bana müteaddit defalar sanatımı devretmek için niçin bir genci yetiştirmediğimi sordular. Ben onlara ancak şimdi, düşüncemi fiiliyata çevirdikten sonra cevap verebiliyorum.Bir tek genci yetiştirmek, eski Mısır'daki büyücülerin sırlarını tek bir insana devretmelerinden başka bir değer taşıyamazdı. Geceli gündüzlü çalışarak 50 senede tekamül ettirdiğim sanatımı halkıma devretmek istedim. İstedim ki, her yaşta, her meslekte herkes faydalanabilsin, hiç kimse bu zevkten mahrum kalmasın, sonra onlar ellerindeki oyunları geliştirsinler, kendileri yenilerini bulsunlar ve bu böyle sürüp gitsin..."
Zati Sungur 1975 yılında Çekoslovakya'nın Karlovy Vary şehrindeki Karlovy Vary İllüzyonistler Kongresinde sunduğu kendi buluşu olan Sihirli Zarlar' adlı gösteri ile yarışmada birinci olarak büyük ödüle layık görülmüş, 1981 yılında yine aynı etkinlikteki yarışmada tekrar birinci olarak "Dünya Sihirbazlar Kralı" unvanına layık görülmüştür. Ana dili Almanca olan illüzyonistlerin birliği "Magischer Zirkel von Deutschland"ın onur üyesi, ana dili İngilizce olan illüzyonistlerin birliği "International Brotherhood of Magicians"ın da Merlin üyesi idi.Ayrıca "Academy of Magic", "Österreichisches Wiener Magischer Club" ve "Czechoslovakian Magic Union" üyesi idi. Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Portekizce, İspanyolca'yı konuşarak yazarak ana dili kadar iyi biliyordu. Her kesimden yığınlarca sevilmiş, efsaneleştirilmiş, hakkındaki gerçek dışı hikâyeler kuşaktan kuşağa anlatılan ama aslında yaşamında çok çalışarak imkânsızı başarmış bir sanatçı idi.
Prof. Dr. Metin And, 1978'de İngilizce yayınlanmış olan "Magic In Istanbul" (Micky Hades International, Box 476, Calgary Alberta, Canada) kitabının "Modern Magic and Zati Sungur" başlığı ile ona ayırdığı bölümün başında, 40. Sayfanın 2. ve 3.paragraflarında özetle onun Türkiye Cumhuriyetinin en önemli ve öncü illüzyonisti olduğunu, ağızdan ağza yayılmış olan şöhretiyle yığınların onun sahnesine koştuklarını,seyircileri her biri birbirinden farklı ikişer saatlik dört ayrı programla hayran bıraktığını, kibar ve cana yakın bir beyefendi ve bilge bir insan olduğunu; herkese dostça davrandığını, genç kuşak sanatçılara dünyada hiçbir büyük illüzyonistin yapmadığı kadar yardım ederek ve destekleyerek davrandığını, büyük bir illüzyonist olduğu kadar ayni zamanda çok zekice ve hoş şakalarla seyirciyi eğlendiren, olağanüstü sevilen, son derecede yetenekli bir sahne sanatçısı olduğunu yazmaktadır.
1983 yılında meslektaşları ile Kanada ve Amerika Birleşik Devletlerinde bir ay boyunca gösteri yapan Zati Sungur, 6 Temmuz 1984 tarihinde 86 yaşında iken 60. yıl jübilesine hazırlanırken Teşvikiye Sağlık Yurdunda kalp yetmezliğinden hayata veda etmiştir.Mezarı Zincirlikuyu'dadır.
Prof.Dr. Metin And, Zati Sungur'un ardından Ağustos 1984 tarihli 45 sayılı Gösteri Dergisinde, Dev Bir Sahne Sanatçısının Ardından" başlıklı yazısında "Zati Sungur, Leyla Gencer'i saymazsak, Türkiye dışında tüm dünyanın hayranlık duyduğu tek Türk sahne sanatçısıydı" diye yazdı.
Yaşamı süresince mesleki mirasını devredebileceği bir öğrencisi olmadı.Vefatından bir ay kadar önce yazar, çevirmen Fatih Özgüven'in Yeni Gündem Dergisi için yaptığı ve 1 Ağustos 1984'te (Sf 2-4) yayınlanan, "Ölümü Hiç Düşünmedi" başlıklı son röportajında Fatih Özgüven'in : " Sizden sonra hiç kimsenin kalmayacak olması sizi üzmüyor mu? "sorusunu şöyle yanıtlıyor Zati Sungur :" Üzüyor üzmesine ama yapacak bir şey yok. Bundan sonra büyük oyuncu yetişmez. Birincisi bu yaradılış ve merak meselesi; şimdikiler kazanç peşinde, ufak tefek oyunlar...Büyük oyun, bu yok...Sahnede 5 tane kızla beraber otomobil kaybettim ben. 1950'de Şan'da.En büyük oyun.Şimdi para da yok.Ne kadar çok malzeme olursa o kadar başarılı olunur. Revüler bitti. İki buçuk saatlik gösteri yok. Artık üzülmüyorum, varyete sanatçıları yetişir ancak. Aşağıda depoda bütün oyunlarım çürüyor benim.Yaptığı oyundan önce illüzyonist zevk almalı . Ruhen tatmin olmalı.Yoksa halk zevk almaz."
Prof.Dr. Metin And Şubat 1998 tarihli ALBÜM Dergisindeki (Sf 10-21) "Dünya İllüzyon Tarihinin Unutulmaz Sanatçısının Yaşam Öyküsü:Bir Zati Sungur Vardı" başlıklı yazısının son sayfasında şöyle yazıyor: "Zati Sungur'un ölümünden sonra kimi illüzyonistler çıkarak kendilerini sihirbazlar kralı ilan ettiler. Kimileri ise Zati Sungur'un biricik öğrencisi olduğunu ileri sürdü. Hemen belirteyim, Zati Sungur'un hiç öğrencisi olamamıştı.Kendisiyle 1961'den beri sıkı fıkı dosttuk. Eğer öğrencisi olmaktan kastedilen onun gösterimlerinden çok şey öğrenmek ya da onun ürettiği aletleri kullanmak anlamına geliyorsa, bu durumda herkes onun öğrencisiydi.Belki en eskisi de bendim."
Ardında bıraktığı Teşvikiye Şekayik Sokaktaki Sungur Apartmanın bodrum katını tavana kadar dolduran on tondan fazla oyun sandıkları ailesi tarafından asistanı illüzyonist Kaya Elöver'e bağışlanmıştır, Üniversal Sihirbazlık ve İllüzyon Stüdyosundan kalan binlerce mamul ve yarı mamul küçük oyunlar illüzyonist Erdinç Demiray'a hediye edilmiştir.İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca dillerinde sihirbazlık ve illüzyon sanatı konusunda yayınlanmış olan tüm önemli kitap ve dergilerden oluşan kolleksiyonu zatisungur.org sitesinin kurucusu ve admini Dr.Selim Başarır'a bağışlanmıştır. Yaşamı boyunca biriktirmiş olduğu, yurt dışında ve Türkiye'de hakkında yayınlanmış gazete kupürleri ciltleri, günlük sahne program defterleri, tüm özel ve sahne fotoğrafları, turne el ilanları, afişleri, not defterleri, yazışmaları, eskizleri, el yazısıyla anıları, yabancı sanatçıların video kasetleri, kongrelerde çektiği sanatçıların filmlerini ihtiva eden arşivi ve sahne giysileri, silindir şapkası ve bastonu kızı Aynur Sungur Tuncer'in gözetiminde muhafaza edilmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder