Kayıtlar

Aristokrasi, Burjuvazi, İşçi Sınıfı ve Küçük Burjuvalar

Resim
  Kapitalizm, üretim araçlarının mülkiyetinin özel kesimde olduğu ekonomik sistemin adıdır. Ekonominin üç temel sorunu olan kim için, kim tarafından ve ne miktarda üretim yapılacağı sorularını kapitalist sitemde, sistemin özünü oluşturan piyasa mekanizması çözer. Bu sistemde devletin görevleri sınırlıdır. Devlet genellikle mal ya da hizmet üretmez, üretimin kalitesini denetler, kesintisiz olmasını sağlamaya çalışır. Kapitalizmin temel unsuru olan piyasa mekanizmasının iyi işleyebilmesi yargının bağımsız olmasına, devletin liyakat sahibi kişilerce yönetilmesine, iş sahiplerinin ve devletle iş yapanların kayırılmamasına, yolsuzlukları gün yüzüne çıkarabilecek denetim mekanizmalarının iyi kurulup işletilebilmesine bağlıdır.    Ahbap çavuş kapitalizmi; kapitalizmin, bazı unsurlarının eksik olması sonucu ortaya çıkmış bir çeşididir. Bu sistemde yargı bağımsız değildir, yönetimin güdümündedir. Devlet liyakat sahibi kişilerin yönetiminde değil iktidar sahiplerinin yakınlığına dayalı kimselerc

Malabadi Köprüsü

Resim
Artuklu Beyliği döneminde, Timurtaş Bin-i İlgazi tarafından 1147 yılında yapılmıştır.  7 metre eninde ve 150 metre uzunluğunda bir köprüdür.  Yüksekliği, su seviyesinden 19 metredir.  12'nci yüzyıl Selçuklu Dönemi anıtsal mühendislik-mimarlık başyapıtlarından olan tarihi Malabadi Köprüsü, 40.86 metre açıklığındaki sivri ana kemeri ile dünyanın günümüze ulaşan en büyük kemer açıklığına sahip taş kemer köprüsüdür. Kemerin her iki yanından kervan ve yolcular için iki barınak oda da bulunmaktadır. Malabadi Köprüsü; üzerinde bulunan insan, güneş ve arslan figürlü kabartmaları ve bünyesinde bulunan barınağı, helası ile özgün ve az sayıdaki köprü örneklerimizdendir. Malabadi Köprüsü, Silvan'a 23,2 km uzaklıkta olup Silvan ilçe sınırları içerisinde yer almaktadır. Silvan'dan rahatlıkla ulaşım imkanı vardır. Köprü sadece geçiş amaçlı değil konaklama amaçlı eşi benzeri olmayan, abidevi bir yapıdır. Kemerin her iki yanında, iç tarafta kervan ve yolcular tarafından, özellikle kışın zor

Menderes ve Celal Bayar 1958

Resim
  1950 A.Menderes - C.Bayar “1958 yılında Lübnan’da Müslüman Araplarla Hıristiyan Araplar arasında savaş çıkmıştı. Celal Bayar ve Menderes yönetimi, Lübnan’a silah ve cephane yardımına karar vermişti. Ben Ankara Etimesgut 12. Hava Üs Komutanlığı’nda uçucu seyrüseferci Yüzbaşı olarak görevliydim.   Üssümüz, C-47 Dakota uçakları ile görev yapıyordu. Ben Lübnan’a yedi sefer uçtum. Her uçuştan önce uçağımız kapalı sandıklarla yükleniyor,  ilk yüklemelerde o zamanki Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu meydana geliyor,  uçağın yüklenişine nezaret ediyordu. Kapalı ve büyük sandıklardaki yükümüzün ne olduğunun biz bile farkında değildik,  çünkü bilgilendirilmedik... 1958 yılında Kıbrıs İngilizlerin elindeydi. Uçağımız Kıbrıs üzerinden geçerken İngiliz jetlerine parola veriyor ve gidip Beyrut Havaalanı’na iniyorduk... Uçuş ekibine birer sandviç ve kola veriyorlardı,  uçağımız yakıt ikmali yaptıktan sonra o gece üssümüze geri dönüyorduk... Sonra Beyrut Havaalanı Müslüman Arapların eline geçtiği s

Ula Kellesinin Hikayesi

Resim
Ula Kellesinin Hikayesini   neden bu kadar meşhur olduğunu anlayacaksınız. Çıntar közleriz, darı közleriz, patates közleriz, et közleriz, tavuk közleriz.   Biz Yörükler küllü közü görünce kendimizden geçer, yenilebilen her şeyi közleriz.   Göçebe yaşayan atalarımız;  gerek yemek yapmak için, gerek ısınmak için yaktıkları ateşin közünden faydalanmışlardır. Elektriğin olmadığı zamanlarda, ev dediğimiz tek göz odada oturulurdu.  Her evde odanın ısınması, yemek pişmesi ve odanın aydınlatılması için ocaklıklar olurdu.  Bu ocaklıklarda ekmek ve börek de yapılırdı. Patates ve kestaneler közün içine gömülür,  odayı mis gibi kokusu sarardı. Güzel yıkanmış taze oğlak kellesi derisi ile birlikte közün içine gömülür, saatlerce pişmesi beklenirdi. Cumhuriyetin kurulması ve atalarımızın yerleşik düzene geçmesiyle, yapılan fırınlar ve tandır kuyularında kelleyi derisiyle birlikte pişirme tekniği devam etti.  Halen bu şekilde pişirme yöntemi devam etmektedir. Derisiyle pişirme yöntemi Ula kellesinin k

Keçileri Kaçırmadan Önce

Resim
  Keçileri Kaçırmadan Önce ... 1220 yıllarında Moğol ordularının istilası Kayı boyunu, Süleyman Şah ve halkını Türkmen topraklarından göç etmek zorunda bırakmıştı . Osmanlı devletini kuracak olan Osman Bey, tiftik keçisini Anadolu’ya getiren Süleyman Şah’ın torunuydu. Süleyman Şah "hani bildiğimiz türbesi taşınan Süleyman Şah var ya işte o Süleyman Şah " 1229’da ölünce oğulları Kayseri’den Ankara’ya kadar uzanan bölgede tiftik keçisi sürüleriyle yayılıp yerleşmişler ve bölgeyi yurt edinmişlerdi. Yüzyıllarca bu keçiler et süt yün ihtiyaçlarını sağladı zaman içerisinde tiftik keçisinin yünleride dünya çapında nam saldı. Ankara ve çevresinde halk tiftikten ipek gibi kumaşlar dokuyordu. Tiftik kumaşlarının ünü Ankara’dan tüm dünyaya yayıldı ve tiftik keçisi Avrupa’da ’Ankara keçisi’ (Angora goat) adıyla anılmaya başladı. O tarihlerde başta Ankara olmak üzere; Zir, Çankırı, Beypazarı Nallıhan ve Kalecik’te 1355 tiftik tezgahı bulunmakta ve her yıl 20.000 top kumaş yurt dışın

İslam Zannettiğiniz 17 Şamanist Davranış

Resim
Nedir bunlar? Kökeni Orta Asya'ya dayanan Türk ırkının yüzyıllar geçse de başından geçen her türlü dini, fiziki, coğrafi değişikliğe rağmen farkında bile olmadan gündelik hayatında hâlâ gerçekleştirdiği Şamanizm'e dayanan adetleri vardır. Birazdan okuyacağınız belki de her gün yaptığınız davranışlar aslında Şamanizm'e dayanmakta...   Nazar İnanışı Anadolu'da nazar inanışı halk arasında çok yaygındır bazı kimselerin bakışlarıyla kötü enerji yaydığına ve karşısındakini etkilediğine inanılır. Nazar değmesini kem gözlerden gelen etkiyi önlemek için nazar boncuğu takılır ve bu nesneye gereksiz bir anlam yüklenir. İslamla alakası yoktur hatta bazı Araplar nazar boncuğunu günah saymaktadır. Gidenin Arkasından Su Dökmek Bir diğer adetimizde yolculuğa uğurladığımız insanların arkasından su dökmektir. Bu hareket su gibi git su gibi gel anlamına gelir ve bu adet Şamanlar arasında değerli bir içkinin bir kısmının tanrılar için yere dökülmesiyle başlamış ardından, ölen kişi için yer