Kayıtlar

Dev pehlivan Filiz Nurullah

Resim
Dev pehlivan Filiz Nurullah Japon rakibine karşı Filiz Nurullah, asıl adı Ali Nurullah Hasan,  Türk güreşçisi 2,18 metre boyu ve 175 kilo ağırlığı nedeniyle  Filiz lakabıyla anılıyordu.  1870-1912. Wikipedi ansiklopedisi, bu ünlü pehlivanın tam adını "Ali Nurullah Hasan" olarak veriyor. 2.18 m.lik boyu ve 145 okka (175 Kg.) ağırlığı ile hakikaten dev bir cüsseye sahip olan bu pehlivan, 1870 yılında, şimdi Bulgaristan topraklarında kalmış bulunan Karaali-Şumnu'da doğmuş. Türkiye'de nam yaptıktan sonra Paris, ABD ve Londra'yı da dolaşıp burada çeşitli karşılaşmalar yapan pehlivan, 1911 yılında güreşi bırakıp İstanbul'a dönmüş ve 1912 yılında, daha henüz 42 yaşındayken hayata veda etmiştir. Allah rahmet eylesin ve amin!.. Bugün burada, bu amansız pehlivana dair anlatacağımız şu küçük anektod, diyebiliriz ki, sadece bir anıdan ibaret olmayıp, bilenler için aynı zamanda hisse çıkarılacak bir kıssa mahiyetindedir de... Öyle ise, şimdi gelelim hikayemize: Filiz Nurul

Atatürk Ermeni Soykırımı iddaları

Resim
  Ermeni soykırımı iddialarını Atatürk nasıl yanıtlamıştı? 26 Şubat 1921’de Amerikalı Gazeteci Clanence K. Streit, Kurtuluş Savaşı'nın önderini merak edip, tüm dostlarının ikâzlarına rağmen Amerika'dan Ankara'ya gelir. Yüce Atatürk, İstiklâl mücadelemizdeki haklılığımızı tüm dünyaya duyurmak için Amerikalı gazetecinin bu ziyaretine çok önem verir. Amerikalı gazetecinin tüm merak ettiği soruları cevapladıktan sonra konu Ermeni tehcirine gelir. Büyük Önder bundan 94 yıl önce der ki: "Düşmanca ithamda bulunanların sürdükleri büyük mübalağalar dışında Ermenilerin tehciri meselesi aslında şuna inhisar etmektedir: Rus Ordusu 1915’de bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoylarımız ac

Atatürkün Emeviler ve Muaviye hakkında Söyledikleri

Resim
Efendiler ! Gerçek alimler ile, dine eziyet eden alimlerin birbirlerine karıştırılması Emeviler zamanında başlamıştır.. Peygamberimizin dünyadan göçmesinden sonra onun ışığıyla selamet bulan ve doğru yola giden, gerçek pâklık kalpten hürmet ve yüce bir saygı vardı.. Vaktaki Muaviye ile Hazreti Ali karşı karşıya geldiler, Sıffin savaşı'nda Muaviye'nin askerleri Kur'an'ı Kerim'i mızraklarına diktiler ve Hazreti Ali'nin ordusunda bu suretle tereddüt ve zayıflık meydana getirdiler. İşte o zaman dine ikiyüzlülük ve islamlar arasına ayrılık girdi... Ve o zaman hak olan Kur'an haksızlığa kabule vasıta yapıldı. En zorbalıkla hakimlik taslayanlardan olan Muaviye nasıl bir hile neticesinde Halife sıfatı takındığınıda biliyorsunuz..! Ondan sonra bütün halkı kendine köle ettiren hükümdarlar hep dini alet edindiler. (Bu güne iyi bakın) Aşırı hırslarını, keyfi idarelerini kabul ettirmek için kıymet ve irtibarlarını artırmak için hep sahte din alimlerine baş vurmuşlardır.

Almanya’da - SU KÖPRÜSÜ

Resim
Almanya’da ' SU KÖPRÜSÜ ' Gördükten sonra bile, inanması zor bir mühendislik! 6 yıllık emek, 918 metre uzunluk.  İşte mühendislik denilebilecek bir proje! Eski Doğu ve Batı Almanya’yı birbirine bağlayan  ve Elbe Nehri üzerinden geçen kanal köprüsü, Bu köprü, Berlin’in yanında, Magdeburg şehrinde bulunuyor. Suyun köprü ile karşıya geçmesi muhteşem.   Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin. Delivered by FeedBurner               

Deve ettinin lezzeti

Resim
 DEVE ETİNİN LEZZETİ !... “ Arap Bedevi kadınları ellerinde defler, yanık sesle şarkılar söylüyorlardı. Şarkıların konusu da deve etinin lezzetiydi. Bu etin kebabının, haşlamasının ve kızartmasının ne kadar lezzetli olduğu yanık yanık, makam içinde anlatılıyordu. Töreni tertipleyen Osmanlı Teşkilatı Mahsusa Reisi Eşref Sencer Kuşçubaşı Bey bir de gördü ki hazır ol vaziyetinde olan Anadolu’nun aslan yapılı Osmancık Taburunun erlerinden bazılarının Arapça deve eti kasidesini dinlerken gözyaşları şıpır şıpır damlıyordu. İyi Arapça bilen Eşref Bey şaşırdı, bir ere: - ‘Oğlum ne ağlıyorsun?’ diye sordu. Hazır ol vaziyetinde ki; Mehmetçik durumu değiştirmeden cevap verdi: - ‘Kumandanım bakınız ne güzel Kuran okuyor... Bu saf, pırıl pırıl yürekli Anadolu çocuğunun duyguları önünde gözleri dolan Eşref Bey dayanamıyor: -’Oğlum o bedevi kadınları kendilerine dağıtılacak olan deve etinin lezzetini anlatan kaside'yi makamla okuyorlar sil gözyaşlarını demiştir.. Cemal Kutay -Türkçe İbadet (sf.6

Yetimler Yurdu - Darüleytam

Resim
  “Yetimler yurdu” anlamına gelen darüleytamlar, Balkan Savaşları sonrası şehitlerin yetim kalan çocukları için açılmıştı. Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar sayıları on binlerle ifade edilen bir neslin yolu zorunlu olarak bu yetimhanelerden geçti. İstanbul’daki yetimhanelerin büyük kısmı da Beşiktaş’taydı. Yolu yetimhanelerden geçen her çocuğun bir hikâyesi var. Bunların çoğu iç yakan, yürek acıtan hikâyeler… İçlerinde bazıları diğerlerine göre daha şanslı. Ama Çağlayan Darüleytamı’nda yetişen ses sanatçısı Safiye Ayla (1917-1998) ve Ortaköy Darüleytamı çıkışlı tarihçi Enver Ziya Karal’ın (1906-1982) başarılarla dolu hayat hikâyelerinde yetimhanede aldıkları eğitimin ne kadar etkisi var, bilemiyoruz. Şurası bir gerçek ki 1910’lu yıllardan başlayarak Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar geçen süreçte sayıları on binlerle ifade edilecek bir neslin yolu zorunlu olarak bu yetimhanelerden geçti. Binlerce yurttaşın nüfus defterlerinin kütük kısmına Bebek, Ortaköy, Balmumcu gibi darüleytam mekte

Kayseri Teyyare Fabrikası

Resim
Genç Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunun ilk yıllarında üretim ve sanayi atağı yaptı. Yatırımların en önemlilerinden biri olan Kayseri Uçak Fabrikası 1950 yılına kadar 130 uçak üretti. Savaştan çıkmış bir devlet, küllerinden yeniden doğan bir millet.  Genç Türkiye Cumhuriyeti Birinci Dünya Savaşından aldığı derslerle kuruluşunun ilk yıllarında üretim ve sanayi atağı yaptı.  Yurdun dört bir yanı demir ağlarla örülürken bir çok fabrika açıldı. Bu tesislerden en önemlilerinden birisi Kayseri Uçak Fabrikasıydı. Genç Türkiye Cumhuriyeti uçak üretimine yöneldi Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı uçakların etkin ve hayati silahlar olduklarını ispatladı. Genç Türkiye Cumhuriyeti savaş sonrasında hızla uçak üretimine yöneldi.  Türkiye Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, "Ticari hava nakliyesi işlerinin emniyetli nizamlı devamı ve genişlemesini ise çok önemli tutmaktayım" diyerek uçak fabrikasının açılışına verdiği önemi dile getirmişti.  TOMTAŞ kuruldu, Alman Junke