Kayıtlar

Atatürk’ün ajanı

Resim
 Edirne’de iki gün kaldıktan sonra Atina’ya gönderildi. Aradan iki yıl geçti, 26 Ağustos 1922 ‘de başlayan Büyük Taarruz’un ardından Uşak yöresinde, Yunanlıların Küçük Asya Orduları Komutanlığına yeni atanan General Trikopis, yanındaki yüksek rütbeli subaylarla birlikte yakalandı.  İzmir’in 9 Eylül 1922’de ele geçirilmesinden sonra yapılan görüşmelerde Yunanlılar, General Trikopis’e karşı Albay Cafer Tayyar’ı önerdi. Mustafa Kemal bu öneriyi dinlemedi bile. “Jandarma Yüzbaşısı Mümin’i isterim Trikopis’e karşılık!” diye kestirip attı. Mustafa Kemal’in bu önerisi hem Yüzbaşı Mümin’i tanıyan hem de tanımayanları şaşkına çevirdi. Tanıyanlar, Mustafa Kemal’in bir vatan hainine sahip çıkmasını anlayamadılar. Tanımayanlarsa koskoca bir orgenerale karşı bir yüzbaşının takası ne menem iştir diyip kafalarını kaşıdılar! Aslında Mustafa Kemal’in dışında hemen hemen hiç kimse Mümin’in ne yaptığını, asıl kimliğini bilmiyordu. Mümin, İzmir’in işgalinden sonra Ankara’nın yolunu tutacaktı ki, çok iyi R

FAHRETTİN ALTAY

Resim
Fahrettin Altay (12 Ocak 1880, İşkodra - 25 Ekim 1974, Emirgan, İstanbul), Türk Kurtuluş Savaşı kahramanlarından asker ve siyasetçi. Dumlupınar Meydan Muharebesi sonrası Yunan Ordusu'nun geri çekilmesini sağlayarak İzmir'e giren ilk Türk süvarilerinin komutanıdır. 12 Ocak 1880 tarihinde Arnavutluk'un İşkodra kentinde doğdu. Babası Piyade Albayı İzmirli İsmail Bey, annesi Hayriye Hanım’dır. Ali Fikri adında kendinden küçük bir erkek kardeşi vardır. Babasının görev yeri değişiklikleri nedeniyle öğrenim hayatı değişik kentlerde geçti. Mardin’de tamamladığı ilköğreniminin ardından askeri rüştiyeyi Erzincan'da, askeri idadiyi ise Erzurum'da bitirdi. 1897 yılında girdiği İstanbul Harp Okulundaki öğrenimini 1900 yılında birincilikle tamamladıktan sonra Harp Akademisine girdi. Bu okuldaki öğrenimini 1902 yılında altıncı olarak tamamladı ve meslek yaşamına başladı. İlk görev yeri olan Dersim ve çevresinde 8 yıl görev yaptı. 1905 yılında kolağası, 1908 yılında binbaşı rütbesi

Bayrağımız Sümer ve Romalılardan mı geliyor?

Resim
  Kimilerimiz şaşıracak, ama evet öyle! Türk bayrağı Kosova Savaşı’nda kana düşen ay ve yıldız görüntüsünden esinlenerek ortaya çıkmamıştır. Oğuz Türklerine, Göktürklere, Selçuklulara ve Orta Asya Türklerine ait bayraklar da tarihte çoğunlukla mavi, yeşil renklerdeydiler, şu andaki bayrağımıza hiç benzemiyorlardı. İlk müslüman Emevi ve Abbasi devletlerinin bayraklarından tamamen farklıydılar. Atatürk zamanında, 1936 yılında resmileşen bayrağımız Kurtuluş Savaşı’nda da ilk kez ortaya çıkmadı. Tarihsel  kökleri müthiş ve derinde. Sümer amblemi Türk bayrağının kökleri tarihte Sümer, Bitanya, Truva, Roma ve Osmanlı Devletine kadar uzanıyor. Ancak önce şunu görmek gerekir: Atalarımız sadece Orta Asya’dan gelen Türkmen boyları değildir. Zaten günümüzde ‘Türk’ denilen halkların ataları aslında on binlerce yıldır Anadolu başta olmak üzere bölgemizde hep var oldular, çeşitli değişik adlar altında. Yani 1071 Malazgirt Savaşı’yla yerleşmediler Anadolu’da, hep vardılar Bitanya ve sonraları Doğu Ro

Zeytin çekirdegi

Resim
 Yere atılan zeytin çekirdeklerinin hiçbirinin çimlenmediğini belki fark edenler olmuştur. Peki zeytin tohumları bu şekilde çimlenmiyorsa, çevremizdeki zeytin ağaçlan nasıl ortaya çıkıyor? Zeytin odununun çok sert bir yapıda olmasından ötürü zeytin içerisinde yer alan çekirdekleri de odunsu bir yapıda olur. Bu yüzden de zeytin çekirdekleri ya da tohumlarının içerisinde bulunan fideciklerin gücü, bu sert ve odunsu kabuğu kırmaya yetmez. Bundan dolayı bizler yediğimiz zeytinlerin çekirdeklerini toprağa attığımızda, o tohumlardan zeytin ağacı çıkamaz.  Peki doğal olarak bu iş nasıl gerçekleşiyor? Doğada zeytin meyvelerini en çok sevenler sadece insanlar değiller. İnsanların bu konudaki rakipleri karatavuk (Turdus merula) adı verilen küçük siyah renkli kuşlar. 24-25 cm boyunda ve simsiyah tüylerle kaplı olan ve gagaları sarı- kavuniçi renkli olan bu sevimli kuşlar zeytin meyvelerini çok severler. Bu meyveleri bir çırpıda yutan bu kuşlar kursaklarında zeytinin etli kısımlarını sindirirler.

Sultan Bayezid - Pembe İncili Kaftan

Resim
Sultan Bayezid,  ata binmekten, silah kullanmaktan hoşlanmadığı için, daha çok sakin bir hayatı tercih ederdi. Vezirleri ise onun huzuru için ellerinden geleni yapmalarına rağmen yine de başarılı olamıyorlardı. Çünkü Şah İsmail, Anadolu topraklarının bir kısmında saltanat kurmuştu. Geçtiği yerleri kan, ateş, zulüm içinde bırakıyordu. Sultan Bayezid bu duruma seyirci kalamadı ve divanı toplattı. Bu zalim şaha bir elçi göndermeye karar verdiler. Ama böyle cesur, mert, kendisine ve temsil ettiği devletine karşı hakaret ve saldırılara göğüs gerecek bir elçi bulunabilir miydi? Ömer Seyfettin - Pembe İncili Kaftan Seslendiren : Rüştü - Asyalı  Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin. Delivered by FeedBurner               

NURİ KİLLİGİL

Resim
 NURİ KİLLİGİL Nuri Killigil (veya Nuri Paşa) (1889, İstanbul - 2 Mart 1949, İstanbul), Osmanlı Ordusu komutanı ve cumhuriyet döneminde tüccâr, yatırımcı ve sanâyici. Bakü Muharebesi'nde gösterdiği başarılar nedeniyle "Bakü Fatihi" olarak anılır. Enver Paşa'nın kardeşi olan Nuri Killigil, I. Dünya Savaşı'nın sonlarında Azerbaycan'a hakim olan Rus ve Ermeni birliklerinin Mart Olayları adı ile anılan Müslüman katliamları yapmaları üzerine, Kafkas İslam Ordusu adında Osmanlı, Azeri ve Dağıstan askerlerinden oluşan bir ordu ile Azerbaycan'ı işgalden kurtarma harekâtı başlattı. Bu ordunun önünü kesmek ve Azerbaycan'ı kontrol eden Rus ve Ermeni birliklerine yardım etmek için İngilizler Bakü'ye küçük bir kuvvet yollamışlardı. Fakat Nuri Paşa'nın komutasındaki Kafkas İslam Ordusu'nun Azerbaycan genelinde büyük destek bulup güçlenmesi üzerine Bakü Muharebesi'nde yenilip buradan çekildiler. 15 Eylül 1918'de Bakü'nün kurtarılmasından sonra

ÇOK BİLİNEN FOTOĞRAFIN AZ BİLİNENLERİ

Resim
  Bir liderin halkının dertlerini samimi bir şekilde, nasıl dikkatle dinlediğini bizlere gösteren bu fotoğraf, 21 Kasım 1930 tarihinde Atatürk'ün fotoğrafçısı Cemal Işıksel tarafından Tokat'ta çekilmiştir.  Alanında uzman isimlerden oluşan bir danışman kadrosuyla 11 Kasım 1930'da Ankara'dan yola çıkan Atatürk,  Kayseri'den Trabzon'a uzanan bir yurt gezisine çıkar. Gezinin asıl amacı halkın şikayetlerini bizzat kendisinden dinlemektir. Özellikle Serbest Fırka denemesi idareden memnun olmayanların sayısının artmakta olduğunu gösterince Atatürk de beraberindeki heyetle incelemelerde bulunur. İşte bu gezi sırasında Tokat halkı Atatürk'e ellerinde çok fazla miktarda tütün kaldığını bunların devlet tarafından alınmasını, tarlaları istila eden fareler konusunda bir şeyler yapılmasını ve devlete olan borçlarının ertelenmesi istediklerini anlatırlar.  Talepleri dinleyen Atatürk, dönemin Başvekili İsmet İnönü'ye derhal bir telgraf çekerek durumu bildirir.  Bahse k