Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hüseyin Rahmi Gürpınar - Mikrop kapma korkusu

Resim
Hüseyin Rahmi Gürpınar - Mikrop kapma korkusu Mikrop kapma korkusuyla eldivensiz sokağa çıkmayan,  neden evlenmediği sorulduğunda  “Yattığım odada başka nefes istemem” diyen  Hüseyin Rahmi’nin Heybeliada’da  bisikleti ilk kullanan kişi olduğunu biliyor muydunuz? Hüseyin Rahmi Gürpınar, Türk romancı ve gazeteci. Doğum tarihi:  17 Ağustos 1864, İstanbul Ölüm tarihi ve yeri:  8 Mart 1944, İstanbul Defnedildiği yer:  Heybeliada Mezarlığı, Heybeliada Filmler:  Süt Kardeşler, Efsuncu Baba Ebeveynler:  Mehmed Said Paşa, Ayşe Sıdıka Hanım Not: Paylaşımları mail ile bilgilendirilmek için lütfen  Tıklayın

Atatürk - Hatay meselesi

Resim
Hatay meselesi   Hatay konusunda Fransızlarla anlaşmazlığın yükseldiği bir dönemde Fransız sefiri Henri Ponsot, Ankara'da yapılacak toplantıya konuşması üzerine davet ediliyor. Atatürk, davet başlamadan önce Sabiha Gökçen'den üniformasını giyip, silahını almasını ve yanına gelmesini istiyor. Sabiha Gökçen söyleneni yapıp Atatürk'ün yanına gidiyor. Atatürk o gece yapılacak toplantıdan bahsediyor ve birinin konuşacağını söylüyor. Konuşma bittikten sonrası için bir görev veriyor. Bu göreve göre Sabiha Gökçen konuşma bitince "Biz gençler Hatay sorununun derhal çözülmesini istiyoruz. Eğer gevşek hareket edecek olursanız bunu yapmasını da biliriz" diyecek ve akabinde silahını çekip tavana doğru ateş edecek. Sabiha Gökçen görevi düşünmeden kabul ediyor. Gökçen "yaparım" dedikten sonra Atatürk "Ama sen ateş ettikten sonra gelip seni alırlar, götürürler, hapsederler, ben buna karışmam" diye uyarıyor. Sabiha Gökçen yine de tamam diyor. Toplantı başlayınc

Menderes - Hiçlik Makamı

Resim
  Tarih 17 Şubat 1959... Adnan Menderes'in de içinde bulunduğu THY uçağı,  Londra'da inişe geçtiği sırada düşer.. Uçaktaki 21 kişiden 14’ü hayatını kaybetmiştir... Kurtulan 7 kişiden biri de Adnan Menderes'tir.. Türkiye'ye dönüşünde Sirkeci Garında büyük bir devlet töreni ile karşılanır Menderesi Karşılayanlar arasında CHP Genel başkanı İsmet İnönü bile vardır ama... En ilginç olay bundan sonra... Adnan Menderes perona ayak bastığında insanlar yüksek boyutlu bir dalga gibi gidip gelirler.. O sırada kalabalığı eline bıçakla yaran bir adam ensesinden tuttuğu beş-altı yaşındaki bir erkek çocuğunu Başbakan'ın ayaklarının dibine yatırır... Herkesin şaşkınlıktan kanı donmuştu… Bu adam, Menderes'in şaşkın bakan gözlerinin içine diktiği gözlerini devirerek: "Seni bize ALLAH bağışladı. İzin ver oğlumu senin için ALLAH'a kurban edeyim" diye bağırır... Adamla Menderesin bakışmaları esnasında adam bir an şaşkınlığa düşünce, onun bu şaşkınlığını fırsat bilen em

İstanbul işgali

Resim
Yıl 1919 . İstanbul baştan aşağı İngilizlerin işgali altındaydı. Liseyi yeni bitirmiştim. Güzel bir kızdım. Dünür gelmeye başladılar. Biri avukatmış. Gösterdiler uzaktan, boylu poslu yakışıklı bir delikanlıydı, beğendim. Nişanlandık. Nişanlımı seviyordum. Mutlu bir yuva kurmak hevesi ile lamba ışığının altında sabahlara kadar oyalar örüyor, çeyizler hazırlıyordum. Ama çok geçmedi ki mahallede bir dedikodu yayıldı. (Ayşe’nin nişanlısı avukat değilmiş, ipsizin biriymiş, üstelik cami önlerinden tabut taşıyarak karnını doyuruyormuş) dediler. Alt üst oldum. Babam götürdü, uzaktan izledik, gerçekten de tabut taşıyordu…Yıkıldım. Nişanı atıp, ayrıldık. Aradan 5 yıl geçti. Evlenmiştim, Bir de çocuğum olmuştu. 1924 yılıydı. Artık ülkemiz özgürdü. Bir gün Beyoğlu’nda rastladım ona. Oğlum yanımdaydı. Beni görünce titredi, ceketini düğmeledi. Saygı göstererek durdu önümde. Vaktiniz varsa size bir çay ikram etmek isterim, dedi. Olur, dedim. Bir büroya girdik. Burası bir avukatlık bürosuydu ve kapıda

Dostoyevski - Kumar alışkanlığı

Resim
Dostoyevski kumar alışkanlığından ötürü aşırı derecede borçlanmıştır. O sırada ortaya Stellovski adında bir yayıncı çıkar. Dostoyevski’ye şunları söyler: “Bak senin bütün borçlarını kapatacağım. Sana iki yıl yetecek kadar da para vereceğim. Fakat bir sözleşme imzalaman gerek. Senden bir kısa roman istiyorum. Bu kısa romanı bana bu sözleşmeyi imzaladıktan tam 24 ay sonra vermeyi kabul edeceksin. İstediğim sürede bitirip bana teslim edersen sorun çıkmayacak. Fakat eseri bir gün bile geç verecek olursan bundan önce yayımladığın ve bundan sonra yayımlayacağın bütün eserlerin hakları benim olacak.” Çok fazla borcu olan Dostoyevski sözleşmeyi mecburen imzalar. Aradan 23 ay geçer fakat tek bir cümle bile karalamamıştır. Durumdan haberdar olan Fransız yazar Stendhal, Dostoyevski’ye “Ben ‘Parma Manastırı’ romanımı dikte ettirerek (söyleyerek yazdırmak) yazdırdım, sen neden denemiyorsun?” der. Başka çaresi olmayan Dostoyevski kabul eder. O zamanlar Rusya’da bir dikte etme okulu vardır. Okulun en