Kayıtlar

Atatürk'ün Fevzi Çakmak'a sevgi ve saygısı

Resim
Mareşal Fevzi Çakmak. Kendisi Atatürk dönemi Türkiye'sinin Genelkurmay Başkanı'dır. Devrimci-yenilikçi bir zihniyetten ziyade muhafazakar zihniyete sahip biridir. Atatürk ona çok büyük bir saygı,  hürmet ve güven beslerdi. Atatürk'ün kütüphanecisi Nuri Ulusu'nun aktardığına göre Atatürk, Çankaya Köşkü'nde yalnızca Fevzi Çakmak'ı kapıda karşılardı. Sofrasında alkole sıklıkla yer veren Atatürk,  Fevzi Çakmak geldiği zaman sofraya alkol almazdı.   Atatürk'ü özel kalem müdürü Hasan Rıza Soyak'ın aktardığına göre ise Atatürk, kendisinden sonra Fevzi Çakmak'ın Cumhurbaşkanı olmasını istiyordu. NOT: Fevzi Çakmak Türk iç ve dış politikalarında daima Atatürk'ün destekçisi bir isim olmuştur. Örneğin   Musul'un geri alınması için planlanan Musul Harekatı'na Kazım Karabekir gibi çeşitli isimler karşı çıkarken, Fevzi Çakmak bu kararda Atatürk'ün arkasında durmuştur.   Musul meselesinin konuşulduğu bir tartışmada Kazım Karabekir, "Musul Hareka

Fahrettin Altay Paşa "Soyadı Hikayesi"

Resim
1966 yılında Fahrettin Altay Paşa, Altay kulübünü ziyaretinde Altay soyadını nasıl aldığını şöyle anlattı: Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Paşa ile mütareke yıllarında İzmir’i ziyaretimizde Altay bir İngiliz donanma karması ile Alsancak’ta oynuyordu. Maçı beraber izledik. Altay çok güzel bir oyundan sonra İngilizleri yenince Ulu Önder çok duygulandı, gururlandı ve Altay için takdirlerini belirtti. Aradan epey zaman geçti. Gazi Mustafa Kemal Paşa, İran ile bir sınır anlaşmazlığını halletmek üzere beni görevlendirdi ve Tebriz’e gittim. Tebriz’de bulunduğum sırada; Meclis'te soyadı kanunu müzakere edilmiş ve ittifakla Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya Atatürk soyadı verilmişti. Bütün yurt kendisini yeni soyadından dolayı tebrik ediyordu. Ben de hemen bir telgraf çekmiş ve kendilerini kutlamıştım. Atatürk’ten ertesi gün gelen cevab-ı telgraf şöyle idi: Sayın Fahrettin Altay Paşa, Ben de seni tebrik eder Altay gibi şanlı şerefli günler dilerim. Telgrafı aldığım zaman gözlerim dolu idi. Atatürk ço

Bir Kuruşluk Hesap

Resim
  Kahveden sonra Atatürk soruyor: - Hayrola İsmet?.. Sende bir fevkaladelik var bugün... Ne oldu?.. Neye sinirlendin?.. - Türk Hava Kurumu'nun toplantısı vardı da... - Eee, ne olmuş varsa?.. - Fuat beyi (THK Başkanı) epey terlettim... İstifaya falan kalktı... - Çalışkan çocuktur Fuat... Kurumu da iyi yönetiyor... - Bunlara bir diyeceğim yok... Fakat canımı sıkan bir şey oldu.. - Neymiş o?.. - Hesaplarda bir kuruş oynuyor... - Bir kuruş... *** İnönü: - Daha önceki toplantıda dikkatimi çekmişti... Bu bir kuruşun nereye gittiğini öğrensinler diye talimat vermiştim.. Bulamamışlar... Fuat beyin hassasiyetini anlıyorum... Ama milletimiz ondan daha hassastır... Verdiği paranın nereye gittiğini mutlaka bilmek ister... İstifa bu gibi hallerde en kolay çıkar yoldur... Ama kimseyi rahatlatmaz... Hatta söylentilere bile sebep olur... *** Atatürk: - Demek mesele bu... Bir kuruşun hesabı seni bu kadar üzdü... Haklısın... Kırk para (bir kuruş) günün birinde 40 lira , 40 lira da 400 lira olur... B

Orgeneral Kazım Orbay ve Devlet Adamlığı

Resim
  DEVLET ADAMLIĞI ... Yıl 1963.. Gülhane Tıp Akademisinde yatan emekli Orgeneral Kazım Orbay'ın mide kanseri olduğu anlaşılır, doktorlar ömrüne beş, altı aylık bir zaman keserler ... Cumhurbaşkanlığı kontenjan senatörleri ve Milli Birlikçiler toplanıp durumu görüşürler... «Acaba dışarıya, yurt dışına göndersek mi?» Bir umuttur, belki kurtulur ... Ama nasıl gönderilecektir? Kazım Paşa, Genelkurmay eski Başkanıdır, Kazım Paşa Danışma Meclisi Başkanıdır. Kazım Paşa Kontenjan Senatörüdür, lakin hepsi de bilirler ki, Kazım Paşanın parası yoktur ... Şöyle bir formül bulurlar... Parlamento üyelerinin, tedavilerinin, gerektiği hallerde yurtdışında yapılacağı ve masraflarının devlet tarafından karşılanacağı kabul edilmiş ve içtüzüğe girmiştir, fakat kanun henüz çıkmamıştır, uygulanması mümkün değildir. O halde bu masrafı Milli Birlikçiler ile kontenjan senatörleri, aralarında bir fon kurarak karşılayacaklar, fakat Kazım Paşaya devletin ödediğini söyleyeceklerdir. Bunu da kimseye duyurmaya

Org. Asım Gündüz

Resim
Atatürk'ün okul ve silah arkadaşı, Millî Mücadele kahramanı, değerli komutan Asım GÜNDÜZ’ü (1880 - 14 Ocak 1970) vefatının 51'nci yılında saygı ve rahmetle anıyoruz. "Harp Akademisi’nde her Cuma akşamı bir sınıfta toplanır, kapıları kapattıktan sonra Mustafa Kemal kürsüye çıkardı. Tıpkı bir konferansçı gibi, Paris’ten gelen Türkçe ve Fransızca gazetelerden öğrendiklerini bizlere aktarırdı. O zamana dek ‘Padişahım çok yaşa’ demekten başka bir şey bilmeyen bizler için, Mustafa Kemal’in söyledikleri çok dikkat çekiciydi. Vatan, millet, Türklük gibi düşünceleri ilk kez, Harp Akademisi sıralarında ondan duymuştuk." (Org. Asım Gündüz ) Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin. Delivered by FeedBurner               

Gazi Paşa, validesinin kabrini ziyaret ediyor. (26 Ocak 1923)

Resim
Kapıyı açan, Paşa'nın muhafızı Topal Osman Ağa'nın görevlendirdiği Giresun'lu bir muhafız. Arkada, Fedai Karabulduklu Salih bey bulunuyor.   Karşılayan kişi işe Karşıyaka Belediyesi'nin Cumhuriyet dönemindeki ilk başkanı,   sonra Karşıyaka Spor Kulübü'nün Başkanı da olacak olan, aynı zamanda İzmir'i kurtaran   Fahrettin Altay Paşa'nın kardeşi olan Fikri Altay Bey'dir... Bu nadir fotoğrafın kaynağı araştırmacı tarihçi Ümit Doğan. Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin. Delivered by FeedBurner               

DR.REŞİT GALİP

Resim
    BİR ULUSALCI KAHRAMANIN KISA YAŞAM ÖYKÜSÜ Çankaya sırtlarında oturan Ankaralılar, şehre Reşit Galip Caddesi'nden geçerek inerler. Pek azı bu ismin kim olduğunu bilir. Bu bilinmezlikte belki Dr. Reşit Galip'in 41 yaşında göçüp gitmesi rol oynamıştır, belki de İnönü’yle yıldızının hiç barışmaması... Rodos'ta doğan Reşit Galip, ortaokulu bitirince kardeşiyle bir sandala binip Marmaris'e gelmiş. Liseyi İzmir’de okumuşlar. Kardeşi Hüseyin Ragıp (Baydur) diplomatlığı seçip büyükelçilik yapmış. Reşit Galip ise İstanbul Tıp’a gidip doktor olmuş. Öğrenciyken gönüllü olarak I. Dünya Savaşı’na katılmış. Kafkas Cephesi dönüşü öğrenimini tamamlayıp fakültede asistanlığa başlamış. 1923 Mart’ında, hekimlik yaptığı Mersin'e Mustafa Kemal Paşa geldiğinde Paşa’nın huzurunda konuşmuş ve gözlerine doğru bakarak şöyle demiş: 'Muhterem Gazi, sen yalnızca bu milletin bir kahramanı değilsin, sen bunlardan çok daha büyüksün. Sen bu milletin bir ferdisin. Senin birinci büyüklüğün, bu

Osman Hamdi Bey - Batı Anadolu'daki ilk kazısı

Resim
  1892’de Osman Hamdi Beyin Muğla/Yatağan/Turgut köyünde başlattığı Lagina (Leyne) kazısı Batı Anadolu'daki ilk kazısıdır. Osman Hamdi Bey, kazı alanından çıkardığı antik eserleri saklamak için köyün zenginlerinden Molla Tahir Efendiye ait olan evi kiralamıştır. Çıkan eserler develere yüklenerek bu eve getirilir. Kazı sırasında Osman Hamdi beyin kendisi 1892 tarihli bu fotoğraf gibi birçok fotoğraf çeker. Bu ev Türkiye'nin ilk kazı evidir. Hikayelerden haberdar olmak için e-mail adresinizi girin. Delivered by FeedBurner